27 Aralık 2017 Çarşamba

Viyana Gezi - Hundertwasserhaus

   Hundertwasser Haus! Burayı ziyaret etmezseniz Viyana’ya gelmiş sayılmazsınız o kadar diyorum.Ayrıca o kadar güzel ki.. Viyana’nın o mükemmel şekilli oldcity binalarının arasında,renkleri ve tarzıyla kendini hemen belli ediyor hatta neredeyse onlara bir tepki gibi ortalarında yükseliyor.
Yapının minarı Friedensreich Hundertwasser biraz Gaudi’yi anımsatıyor tabi.Farklı şehirlerde benzer binalar ve yaşam alanlarıda varmış.Burası zaten geziye açık değil çünkü içeride yaşayanlar var ama önünde bol bol foti çekip, arka bahçesini görebilir ve vaktinizde varsa karşısındaki pasajda zaman geçirebilirsiniz.Pasajın içi böyle..


Sırf Berkay çok istedi diye iki magnete 10.90€ verdim.11 değil yalnız dikkatinizi çekerim,bu millet çok tuhaf yahu cent yoksa üründe yok:) Bozuk para çantan dolup taştı resmen incik cıncık parayla.İçeride Mozart Corner ve kahveci var ayrıca envai çeşit hediyelik eşya ve tabiki her şekle girmiş Klimt aksesuarları mevcut.Mevsimsel olarak değişiyordur tabi çünkü çok güzel ağaç süsleri vardı ama biz Salzburg’tan alınca başka bakmadık.Fincanlar 10€ dan, 150€ kadar vardı.Resimler,posterler,kar küreleri,magnetler,müzik kutuları,kağıt ağırlıkları... Çıkınca metro durağına yürürken güzel galeriler gördüm, hatta bir resmi o kadar çok beğendim ama maalesef fiyatı fazla tuzlu geldi.

  Minnak burayı çok beğendi,böyle bir yerde oturmak istermiş, rengarenk ne güzel dedi.Önündeki telefon klübeside Superman’in miş:p 
Burası gezi rotanıza eklenmesi gereken bir yer bence zaten fazla vaktinizide almayacaktır.




*Ulmon Offline Map,interneti kısıtlı olanlar için offline bir harita uygulamasıdır.Gezilecek yere gitmeden önce indirip,ziyaret etmek istediğiniz yerleri işaretleyin rahat rahat kaybolmadan dolaşın.Amannn yada kaybolun yahu çok eğlenceli olabiliyor..

23 Aralık 2017 Cumartesi

Zotter - Çikolata Fabrikası Gezisi

   Mitzi Blue! Size gezmesi eğlenceli hemde lezzetli bir yer anlatıcam yanaşın yamacıma.Zotter Chocolade Manifactur! 
Hangi çocuk çikolata fabrikasına gideceğini duyarda gece rahat uyur? Sabahı zor ederek, iki çocukla kahvaltı sonrası yollara döküldük.Leobersdorf’tan Graz istikametinde yaklaşık 1 saatlik bir yol aldıı.Bazı yerlerde yoğun sis vardı ama yol boyu manzara çoook güzeldi.Aslında burası tam baharda ziyaret edilecek bir yer çünkü arkasında fabrikaya ait kocaman bir çiftlik var ve hayvanları ziyaret edip,sevebiliyorsunuz.Parkı ve bio restaurantı da mevcut.Skywalk yeri bile yapmışlar.Çocuklar için doğumgünü partileri vs yapılabilecek güzel bir yer.
  Neyse önceden arayıp rezervasyon yaptırmıştık.İki yetişkin iki çocuk 57€ verdik.Biletleri elimize alınca kendimi Willy Wonka’nın Altın Biletini kazanmış gibi hissettim! 


Montlarımızı bıraktıktan sonra ilk durak sinema salonunda yerimizi aldık.Yarım saat kadar (ingilizce alt yazı ile) markanın sahibinden kuruluşunu ve çikolatanın nasıl yenileceğini(!),çeşitlerini ve kakaonun yolculuğunu dinledik.Bu arada şirket fair trade politikası uyguluyor söylemeden geçmeyelim.Eğlenceli bir sunum olduğu için çocuklarda izledi hatta adamın terliklerinide ayakkabılarınıda farklı farklı giyiyor olması,çoraplarını farklı farklı giyen İceoğlanın çok hoşuna gitti.Sunum bitince kapılar açılıyor ve salıyorlar sizi fabrikaya; gez ve tat! 


Başlıyoruz elimize tutuşturulan porselen kaşıkla çikolata çeşmeleriyle savaşa:) Videosunu instagramda paylaşmıştım çok eğlenceli.
   Çocuklar şaşkın ordan oraya herşeyi tatmak için çabalıyorlar.Biz hem okuyalım hem tadalım derdindeyiz.Katlar arasında dolaşırken ilginç heykeller ve mini videolar ve broşürler size eşlik ediyor.Her yer cam olduğundan çalışanları görebiliyorsunuz ama çikolataya gömülünce hiç dikkat etmemişim.Ananaslı biberli çikolatada nedir? Ne çeşitler var anlatamam.Favorim lavantalı oldu.Çikolata ne kadar sert ise o kadar çok kakao bulunduruyor demekmiş yani bu iyi birşey.Ayrıca ısırılarak değil ağızda eritilerek yenilirmiş hıhh..

Dışarıda sıcaklık -2 civarı ve sonsuz kar manzaralı pencerelerin önünde oturmuş,enteresan sıcak çikolata çeşitleri deniyoruz.Yeşil çaylı,tarçınlı ballı,fındıklı.. Arada bolca su içmezseniz tatlar birbirine karışıyor.
   Gezi bitince bile çocukların ağzını silmedim o kadar tatlılardı ki baktıkça gülümsedik.Çıkışta tabiki market bölümünden geçiyorsunuz.Porselen kaşık 2€ ! Neyse çocum çok beğendi hatıra dedik aldık.Ben içeride deneyip beğendiğim çeşitlerden kahveli,mangolu,lavantalı ve çilekli olanlardan aldım.Hediyelik çokolatalarımızıda çantamıza koyup yine yollara düştük.Biz çocuklarla yaklaşık 2 saat kadar kalmışız burada.Ama gitmek için illa çocuğa gerek yok hatta biz oradayken tek çocuk bizim minnaklardı.Mutlaka gezin görün bolca yiyin için ve keyfini çıkarın derim.
Çocuklar fulll enerji yerlerinde duramıyor:) Buradan sonra birde Käsekrainer yemeye gidiyoruz.. Burada favori yiyeceğimiz bu! 

* Fabrikada partiler,doğumgünleri vs yapılabiliyor.Sahibi de orada,gidip tanışan oldu ama dikkat ettim kimse foti çekilmedi.Adam biraz da takıntılı sanırım çocukların elleyip bozduğu rafları düzeltip duruyordu.Bu arada söylemeden geçemiyorum olduğumuz yerde ilk defa tek Türk bizdik! 

22 Aralık 2017 Cuma

Berkay 4 Yaşında

   Yaaa siz nasıl tatlış bi grup oldunuz böyle:)) Üstelik annem tam bir gamlı baykuş,babam çok ciddi bir adamken torunlarının yanında kendinden geçiyorlar. Torun Eyleme Entertainment geldi diyorum ahaha.
 Bu sene kuzenlerim Berkay’a Viyana’dayken süpriz parti yaptılar hemde okulda arkadaşlarıyla minik bir kutlaması oldu diye,birde evde yapmayalım dedik ama anane&dede bu fikri kabul etti mi? Ordan bakınca nasıl duruyor:) Transformesli süslerle uyum içindeler maşallah.Soframızı kurduk,yedik içtik.Minnakın son haftalarda favorisi olan tombala oynandı,hediyeler açıldı.. Minnakım tam 4 yaşına girdi.4 koca yıl wowww! 
 Doğumunu hikaye olarak o kadar çok anlattım ki sorsan kendisi şöyle diyor; “Önce çoook fazla kar varmış annem üzülmüş ama sonra karlar erimiş hatta çok güneşli bir gün annemin karnı gıdıklanmış.Doktora gidince oğlun geliyor demişler.Ben kış ortasında sıcak bir günde, güneşle gelmişim.Adım ayışığı gibi demek ama güneş gibi doğmuşum yani annem öyle diyor.Kış güneşimmm,ayparçam,beyaz pamuğum diyor.Sonra herkes çok sevinmiş,bir sürü insan beni görmeye gelmiş,gelemeyenler telefon açmış.Çok öpmüş annem ve “seni çok seviyorum” diye kulağıma fısıldamış.Sağlıklı ve mutlu yaşamam için dua etmişler.Sonrada işte ben büyümüşümmm!” 
  Evet Aralığın ortasında 20 derece sıcaklıkta geldin kuzum,doğduğunda bile güldün.Hatta ilk birkaç gün hiç ama hiç ağlamadın herkes şaşkındı.(kolik gelene kadar fırtına öncesi sessizlikmiş) 
Ömründe alacağın yaşların çok olsun,sağlıklı olsun! Büyüdüğünü görebilmek tek duamız,sen hep sağlam bas yere,çokça gül,bolca gez,keyifle ve huzurla yaşa evlat! Sınavımız seninle olmasın oğlum.Seni çok seviyorum,çoook seviyoruz.İyi ki varsın! 

21 Aralık 2017 Perşembe

Gittik Gezdik Geldik

  Merhabalar biz evimize döneli biraz oldu evet ama çamaşırları yıkayıp,evi düzenlemekten hiç bir işe vakit bulamadım.Sonra minnakın doğumgünü hazırlıkları vardı.Üstelik -6 dereceleri görüp burnumuz akmadan geldiğimiz yaban ellerden döner dönmez şuan 20lik diş sancısıyla kıvranmaktayım.Nazar bunlar hep nazar dermişim:))) Neyse gittik gezdik geldik cicim.Biz klasik rotaların dışında yerleri gezdik o yüzden vakit oldukça buradan paylaşmak istiyorum.Yani bir insan her Viyana’ya gittiğinde fi tarihinde yaşamış Sisi’nin nasıl lüks içinde yaşadığını görmek için eurolar saçar mı? Her seferinde? 
Herkesin gezme anlayışı farklıdır tabi bazısı müzeleri sever,bazısı yeme içme için gider,bazısı ucuza seyahat etmeyi ister.. Bizim anlayışımız gittiğimiz yerde konaklayıp güzelce yiyip içmeli ve eğlenceli yerleri gezmek üzerine.Gece hayatı ilgimizi çekmiyor.Mesela neden Prag,Budapest,Münih yada Bratislava’ya gitmedim üstelik çok çok yakındı ama bir gün için,yani ne bileyim gitmiş olmak için gitmek istemedim.Olduğum yeri yaşamayı seviyorum ve herkesin tercihi kendisine diyorum..
  Şimdi gelelim aslında asıl olaya.Amaç Disneyland Paris’te Berkay’ın doğumgünü kutlamaktı fakat tam biletleri alırken birde baktım kiii oyuncaklarda 120cm sınırına takılıyoruz.Baya üzüldük ama tam 30.senesi kutlanırken orada oluruz kısmetse hem daha da eğlenceli olur diye düşünüyorum.Kısmet..
Neyse sonuçta soğuk vs demedik yola çıktık.Bu mevsimde avrupa uzaydan görülebilecek derecede ışıl ışıl ve çok güzel.Tabi bizde her yerde kurulmuş olan christkindlmarktları gezdik veee açık ara en iyisi Salzburg’ta bence.Ama bir daha niyetim en güzeli denilen
Nürnberg’tekine gitmek.(Bu mevsimde bir daha İstanbul’un batısına geçmek yok diye söyleniyorum ama bakmayın işte.)
  Müzikler,kokular ve insanların ayak üstü puncsh içtiği yerlerinin önünden geçerken gözümüz rengarek standlarda kalıyor.Her yandan ayrı bir koku geliyor burnumuza.Tabi ilk tercihimiz yumuşacık dokusu ve harika aromalı sosuyla kaiserschmarrn oluyor.Offf o baharatlı erik marmelatı yok mu yummmmy.Sonra artık allah ne verdiyse.. Fiyatlar genele göre ucuz fakat euronun durumu malum,biz *4,6 olarak hesaplayınca pek uygun değil.Gerçi bir yerden sonra artık ipin ucu kaçtı:) 
  Yöresel tatları deniyoruz ve “kesinlikle görmeden dönmeyin” denilen yerlerden ziyade önümüze gelen sokaklarda dolaşmayı,lokallerin takıldığı yerlerde kahve içmeyi tercih ediyoruz.Daha birkaç yer planımızda var ama havalar soğuk olunca çocukla dışarıda vakit geçirmek zorlaşıyor.Kış için gezilecek yerler tamam birde “Yazın Viyana” turumuz olacak ama bu yaz değil artık.Yinede listemi yayınlarım çocukla gideceklere fikir olur belki.Genelde tüm gezi blogları gece mekanları ve müzeler üzerine,çocukla yapılabileceklerden bahseden pek yok o yüzden incik cıncık araştırıp bazı yerler buldum.Das lokal Benuş’um da saolsun:) 

Neyse ilk önce oğlumun deyimiyle “şokolade fabrik” postu gelicek.İstemediğiniz kadar çikolataya gömülebileceğiniz çok eğlenceli bir yer.Devamı yarın:)))) Sonrada interaktif müzeler,yeme içme yerleri vs.. 

25 Kasım 2017 Cumartesi

Gezi Günlüğüm

   Minik Gezginler için harika bir hediye değil mi? Haftasonu minnakın doğumgünü için iki haftalığına tatile gidiyoruz. Eşim birkaç güne geri dönecek ama biz anne oğul gezmelere devam edeceğiz.İpucu için; gittiğim yerde birbirinden güzel müzeler,nefis kahveler ve en güzelide cıvıl cıvıl bir xmas markt var:))
  Ee tatil öncesi oğlum için mini bir hediye alayım dedim.İçinde ülkemizin haritasıda var,biz gittiğimiz yerleri beraberce işaretledik ve yakında nerelere gidiceğimizi bile konuştuk.
Yakın zamanda yapmayı düşündüğümüz bir gezi öncesi minnaka ufak bir hediye vermek istemiştim.Fotoğrafları için minik çerçeveler,gün içinde hoşuna giden yerler ve yemekleri onun anlatımıyla not alabileceğimiz sayfalar,stickerlar,müze/konser/uçak/tren biletleri için bir zarf bile var.İstediğim, anılarını kendi gözünden saklayabilmek ve ilerde ona bunları hediye etmek! Klasik balık burcu davranışları işte.




Şimdi biz yaklaşan gezimiz için beraber ihtiyaç listesini çıkartıp gezi günlüğüme not alıyoruz sonrada çantalarımızı hazırlayacağız çünkü yarın sabah yola çıkıyoruz.

  Kitap Akademi Yayınlarından çıkmış ben kitapyurdu.com dan aldım.Aslında kendinizde evde hazırlayabilirsiniz ama ben görünce dayanamayıp direkt aldım:)

20 Kasım 2017 Pazartesi

Babayla Aynı Takımı Tutmak !?

  Eşimle farklı takımları tutuyoruz ama ikimizde fanatik değiliz(artık).İlk zamanlar bu konuda tartışmış ve baya küsmüş falan olabiliriz,yaniiii daha doğrusu ben çok sinirlenmiş ve bir suçu yokken ona patlamış olabilirim..ama artık takmıyorum..:) Ne bileyim gs gibi bir takımı tutarsa evden kovabilirim sanırım eheheh şaka ayolll,şimdi durduk yere karmanın aklına karpuz kabuğu sokmayalım!
   Bir oğlumuz olacağını öğrendiğimizde ben(!) bir anlaşma önerdim “kimse çocuğu etkilemeyecek,takımının tulumlarını almayacak” o da uydu.Saf ya:) Neyse tabi kardeşim 6 aylıkken minnaka bir BJK zıbını almıştı sonra eşim hemen bir Fb sweeti aldı.Sonra kardeşim “ilk formayı dayı alır” diye düşünmüş ama o ilk bisiklet değil miydi? Neyse işte eşimde fenevbahçeli bir pijama takımı almış.Ama kimse kimseye birşey demiyor çünkü bu kadarla kaldı herşey.Sonra tabi Kartalım şampiyon oldu! Üstelik iki sene üstüste:) Veee eşimin bana verdiği sözü tutma vakti gelmişti.Takımım ne zaman şampiyon olsa beni kutlamalara götürücekti.Tabi 6 senede bir olan birşey diye düşünüp rahat rahat söz verdi ama gel gör ki kader çocuğunun tam etkileneceği yaşta,KaraKartalı iki kez şampiyon yaptı.Kutlamalar harikaydı,boğazda yüzlerce tekne meşaleler ile turluyordu.Heryerde marş sesleri,insanlar hoplaya zıplaya yürüyorlar,bayraklar vs derken ortalık tam şenlik alanıydı tabi.Çok kalabalığa sokmadan ananeyle dedeye emanet edip biz kutlamalara katıldık ama çovukta etkileniyor tabi.

  İşin komik tarafı Berkay asla futbol maçı izlemiyor ve hoşlanmıyor üstelik topla oynamayı sevmeyen az sayıda erkek çocuklarından biri sanırım.Ama Beşiktaş,Göztepe ve Fenevbahçeyi sevdiğini söylüyor.Acayip politik çocuk kimseyi üzmeden herkesin gönlüne göre konuşuyor.Açıkcası takım tutsun ve çok bağlansın istemiyorum çünkü babam bizi çok tutkulu taraftarlar yapmıştı ve derbi kaybedince okula gitmek istemeyecek kadar üzülüyordum.. 
  Konu buralara nerden geldi onuda söyliyeyim.Okul arkadaşı B. annesi Gs’li suluk almış çok güzelmiş,M. babasıyla aynı takımın eşofmanını giyiyormuş..bunlar dedeye anlatılmış.Dede hemen gidip Bjk suluğu almış ama ben sadece lisanslı diye bir suluğa o kadar para vermezdim.Neyse bizimki bir mutlu amannn.Ama diğer dedesi görünce biraz bozulucak çünkü baba tarafında iki erkek torun var ve o taraf biraz takıntılı:p 
  Çevremde gözlemliyorum da bizim çevremizde takım konularında çok takıntılı insanlar yok.Ailelerimizi saymıyorum çünkü onlar kombineli ve her sene yeni formalar alan taraftarlar ama arkadaş çevremizde böyle bir şey yok.Eşim, bir çocuk babasıyla aynı takımı tutmak zorunda değil hatta hiç tutmasa daha iyi, diyebilecek kadar rahat.Bende ilk zamanlar düşündüğüm sinsi müdahele konusunu unuttum gitti bile.Ne istiyorsa öyle yapsın! Ama özellikle hiç sevmediğim bir takım var onu tutmasın lütfeeeennn!!!

10 Kasım 2017 Cuma

Sonbahar Gezisi

  Ekim ortasında güzel havaları da fırsat bilip bir Sinop kaçamağı yaptık.Güzel hava derken 12 derece! En azından sağanak yağmurlar ve kar yokken gezmek,sonbaharın o harika renklerinde şehirden uzak,başbaşa kafa dinlemek(?!) iyi geldi.
Sarı,turuncu ve kızılın harika tonlarını dağın tepesinden izledik.Hatta gitmeden kendime müzik listesi yapmıştım ama pek kullanmadım.Sabahları erkenden tepelere doğru yürüyüşlere çıktık hemde kilometrelerce,bazen sis içinde ve genelde çamura banarak.Hatta birisi her su birikintisinde şıpır şıpır zıpladıkça mutluluktan kendinden geçti:)
Yürüyüşler harikaydı ama bazen oldukça yorucuydu.Keçi yolu gibi yerlerden tırmandık.Yanımıza yiyecek almayı akıl edemdiğimiz için (yılın ebeveyni) ağaçlardan elma ve armut kopardık.
Dağda tek başımıza! Cahillik mutlulukmuş tekrar anladım:)) Mantar toplamaya çıkan köylülerin hep tüfekli olduğunu görünce sordum meğer bazı ayıcıklar henüz uyumamış hatta çakal ve domuzlarda olabiliyormuş.. Bu bizi korkutmadı ve yürüyüşlerden alıkoymadı fakat beni biraz tedirgin etti, gözüm hep minnaktaydı.Bir ara sahile indik dalgalar bina boyutunda olduğu için yine dağlara,tepelere,dere kenarlarına attık kendimizi.Dönerken fındık,taze kestane(sadece yıkayıp,kesip 25dk kadar fırına atmak yeterli,şeker gibi),armut,elma,bahçeden ıhlamur ve biberleri ve tabiki litrelerce dondurulmuş sütümüzü alıp döndük.
Minnak yine gitmek istiyor ama bu sefer ya Abant yada Yedigöllere gitmeyi düşünüyorum.Aslında en güzeli sıcacık termal ama onunda çocuğa uygun kaykaylı falan olanından bulmak gerek.Ama önce doğumgünü için süpriz bir gezi var.Herşeyi ayarladım gibi veee şuan Aralık bekleniyor evde,oğlan takvimden geri sayım yapıyor:) Hadi bakalım..

7 Kasım 2017 Salı

Yeme Alışkanlıklarımız Değişiyor

Çoook basit ama geçerli bir kural "Çocuğunun nasıl beslenmesini istiyorsan,sende öyle besleneceksin!" Sen kolanın yanına kızartma götürürken o çocuk buharda pişmiş gacur gucur sebzeyi mi yiyecek sanıyorsun? "Amannn pizza söyleriz aç kalmasın yeter ki" diye düşünen bir annenin çocuğu bulgurlu pırasayı yemez değil mi? Bende yemem şahsen..
  Tüm ailem için istediğim yaşam boyu sağlıklı beslenme alışkanlığı edinebilmemiz.Çocuğun yeme şeklini bizim alışkanlıklarımız etkilediği için de değişim önce bizde başlıyor.Eşimle anlaşmakta en çok zorlandığımız konu bu.Alma diyorum eve, abur cubur saçma sapan şeyleri alma! Yani görseniz 36 yaşında bir adam değilde bir ilkokul çocuğunu markete göndermişin gibi bir alışveriş poşetiyle dönüyor.Sonra vay efenim akşam uyuyamamış.Ben paketli gıdayı özelliklede şekeri ve gluteni kestiğimde inanılmaz enerjik oluyorum.Ne eklem ağrısı,ne uykusuzluk,ne kronik yorgunluk kalıyor.Tabi bu benim açımdan sürdürülebilir bir durum değil.Birde psikolojik boyutu var bunun mesela bazen canım çekiyor, sonuçta çelik gibi bir iradem yok.Dışarıda almıyorum ama o sırada evde elimin altında ne varsa yiyebiliyorum:( Dertliyim bu konuda ve kendimi değiştirmeye çalışıyorum.Oğluma karşı da bu yüzden daha dikkatliyim.
  Ben çocuğunun gün içinde yediklerini porsiyon yada kalori hesabına ayırıp,kiloyla gelişim takibi yapan bir anne değilim.Aslında bir çocuğum var ve bu zor olmasa gerek ama bana göre gereksiz çünkü "olması gerek listesi" üstümde baskı yarattığı gibi olmadığı zaman da gerginlik yaratıyor."Ooo öğlen karbonhidrat yedi,akşam protein vereyim, yanınada ne içse demir emilimini arttırır acaba" diye düşünen arkadaşlarımın yanında mağara kadını gibi kalıyorum:) 
  Ek gıdaya ilk başladığımız zamanlarda daha dikkatliydim ama artık daha fazla sorumluluğum var ve çocuğumda büyüdü.Zevkleri gelişen ve "hayır" diyebilen bir çocuğa zaten herşeyi yediremiyorsunuz.Üstelik yaşına göre kalori ihtiyaçları değişiyor ve bu gün içinde harcadığı enerjiye görede değişiyor.Ne kadar su tüketiyor,öğlen uyuyor mu,şekerli gıda ne sıklıkla tüketiyor,o gün canı ne yemek istiyor.. Bu yüzden kendime sorduğum bazı sorular var.Bunlara verdiğim cevaplar beni tatmin ediyorsa tamam diyorum,iyiyiz.Bunlar;
  • İşlenmiş gıdalardan ne kadar ve ne sıklakla tüketiyor?
  • Beslenme ve ödül ilişkisi kurduk mu?
  • Mevsim dışı meyve sebze tüketiyor mu?
  • Aldığı ürünün paketini inceliyor muyuz? (okuma bilenlerin paketleri okuma alışkanlığı edinmesi önemli!)
  • Acıktım diyebiliyor mu? (Çoğu anne acıkmadan kendine uygun gördüğü saatlerde besliyor)
O gün içinde zeytinyağlı kabak yada kıymalı karnabaharı kakışlamaya çalışmaktan ziyade,uzun vadede bir sebze yeme alışkanlığı geliştirsin istiyorum.Köye gittiğimiz zamanlarda zaten işlenmiş,paketli herşeyden ve fastfooddan uzak kalıyor ve hiç aramıyor da ama önemli olan tüm bunların içindeyken de karşı koyabilmemiz.Orada yemezse aç kalıyor,güçten düşüyor ve istediği şeyi başaramıyor ya hemen araya giriyorum "o kayaya tırmanmak için kemiklerin ve kaslarının daha güçlü olması lazım bebeğim.Daha çok uğraşmalı ve denemekten vazgeçmemelisin!" hemen araya kamu supotu gibi “sen ayranını içtin mi annecim?" diye girerek farkındalık yaratma çabam ahahaha kendi halime gülüyorum.Ay resmen fırsatçılık.Hatta daha sonradan fark ettiğim daha kötü bir boyuta getirmişim olayı.Ne kadar yanlış yaklaşımlarmış:( Günü kurtarmak adına “bugün çabuk yoruldun çünküü öğlen yemek yemedin”, "bundan yemezsen kısa kalırsın amaa bak buuuu boy uzatır" Eee kısa olsun ne olacak bu bir kusur değil bir özellik aslında.Görünüşle ilgili bu çeşit bir etiketleme yaptığım için kendimden utandım.Afrikadaki aç çocukları anlatıp sen şanslısın demek kadar acımasızca yada uçak geliyor kadar saçma değil ama uygun da değil! Fark eder etmez değiştirdim bu tutumu.Zaten genel tutumumuzla uyuşmadığı için bir işede yaramadı. “İnsanlara kısa diyilmez anne!” PEKİ!
   Mükemmel değilim ve değişime açığım.Zamanla daha iyi yönde geliştiğime inanıyorum.O gün sebzesini yesin diye yaptıklarım ilerde farklı konularda sorun olabilirdi.Artık çocuğumun yedikleriyle geliştirdiği pozitif ilişkiye odaklanıyorum!Daha doğrusu buna çalışıyorum,çabalıyorum..





31 Ekim 2017 Salı

Akran Zorbalığı

   Geçenlerde okuldan bir suratla geldi ; arkadaşı ona "sen şişmansın ve kötü görünüyorsun" demiş! Çocuk işte üzülmüş "ama ben şişman değilim ki ben sadece çocuğum dedim o anlamıyor" dedi.. Akran zorbalığı konusunda ilk tecrübemiz ve hazırlıksız yakalandık "çok kaba bir davranış beni üzdün,hoş değil söylediklerin" diyebilirsin dedim,hemen karşı çıktı "aaa insanlara kaba diyilmez üzülürler" Çocuk haklı bir yönden çünkü biz ona hep şişman,kısa,uzun,kel vs diye insanlar ayrılmaz sadece kadın,çocuk ve erkek vardır dedik.Ten rengi,cinsiyeti,görüşleri,giyimi,inancı bizi ilgilendirmez ve alay konusu olamaz asla dedik o da şimdi bana "hayır ben normalim o da normal böyle şeyler söylenmez işte ama o anlamıyor,beni üzdün seninle oynamak istemiyorum" demiş ve gelmiş.Artık onunla oynamak istemiyormuş ve bir ara dudağı büzüldü söylerken ağlayacak gibi oldu sonra “off tamam boşver” dedi.Belki kötü bir gün geçiriyordur arkadaşın falan dedik ama çokta takmak istemiyorum çünkü çocuk yani bu duygu halleri pek stabil değil,yarın gelir en çok onu seviyorum falan der.
İçim parçalandı tabi insan istiyor ki hep yanında olsun,kollasın,kimse duygusal yada fiziksel zarar veremesin...ama işte öyle olmuyor ne kadar çabuk bunlarla başa çıkmayı öğrenir ve kolay atlatmayı becerebilirse o kadar özgüvenli olacaktır.Karakteri şekillendirecek olaylar bunlar ve tabi bizlerinde takındığı tavırlar biliyorum ama ahhh kalbim.. 
Bazen diyorum biz fazla mı duygusal ve kibar yetiştiriyoruz dışarısı öyle değil,insanlar acımasız ve kavgacı.Ama hakkını aramak için şiddete başvuran bir insan olsun da istemem.Sana vurana sende vur diyemiyorum,kızmalısın sadece napıyorsun de mesela diyorum ama doğru mu yanlış mı bilemiyorum gerçekten.Böyle zamanlarda daha zor ebeveynlik.Hani büyüdükçe kolaylaşıyordu?! 
    Bir arkadaş içimi döktüğüm fotoğrafın altına yazmış “Seninkinden çok o çocuğa üzüldüm.Düşünsene 3,5 yaşlarında bir çocuk böyle davranmayı nerede öğrendi acaba?”  Haklı.Her çocuk eşit şartlarda büyümüyor tabiki.Berkay kavgacı değil hatta genelde susup,karşı koymayan taraf.Ama başka birini korumak için ses çıkartmaya çalışıyor.Sürekli gülümser ve insanlara sorular sorar,ilgilenir,sarılır.Eşim bu durumdan çok sıkıntılı çünkü fazla duygusal olduğunu düşünüyor, bende sadece kendi koruyabilecek kadar sesi çıksa yeter diyorum ama tabi bizim dememizle olmuyor.Çocuk gözümüzün önünde büyüyor ve gelişiyor.Yüksek sesli konuşmalardan dahi haz etmeyen sakin bir karakteri var.. Nasıl devam eder,neler yapabiliriz bilmiyorum ama bir anneden güzel bir öneri geldi.Anne zor/alaycı/yaramaz çocuğu canladıracak, çocukta kendini nasıl koruması gerektiğini öğrenecek.Bu rol yapma oyununu biraz değerlendireceğim tabi.Gelişme olursa bahsederim.Farklı önerilerede açığım.
Bu arada gözlüğede alıştı gibi:)




24 Ekim 2017 Salı

Sinema Bir Minnak

 Bazı ilkler hakikaten özel oluyor.İlk tırnağını kestiğiniz gün gibi değil canım hımmmm yani ilk kez anne demesi gibi.Tamam biliyorum bunun üzerine biraz fazla düşündüm ama yerinde oturan,sakin bir çocuktan bahsetmiyoruz ki! Maşallah çocim inanılmaz hareketli,en ufak tıkırtıda kalkıp dans ediyor eee birde dikkat süresi kısa..üstelik filmler üç boyutlu olduğu için gözlük takması lazım! Çeneden hiiiiç söz etmiyorum bile..
Daha önce Minyonları ve başka filmleri teklif etmiştik fakat pek oralı olmamıştı ama Lego aşkı malum, Ninjago'yu gördüğü anda gitmek istediğini söyledi.Biz filmden önce iki tane set alıp oynadık bile:) Daha deneyimli anneler haftasonu ve kalabalık bir salona gidersen kalkıp gezemez diye tembihlediler.Ama ben aşırı gürültüden daha çok rahatsız olur diye düşünüp haftaiçi gitmek istedim.
Aslında o babasıyla gitmek istiyordu ama baba iş için şehir dışındayken biz filmin gösterime girdiği ilk cuma akşamı damladık sinemaya.Yeni ve kaliteli salonlarından dolayı tercihim eve yakın bir avm oldu.
Minnak film öncesinde large pop corn alıp tek başına gömdü:))) Yarım saat kadar başbaşa oturup sohbet ettik, çok tuhaftı bir an sanki büyümüş gibiydi sonra salona doğru yürüken bir ürktü çünkü konsepti tuğla duvarlı ve karanlık bir atmosferi var salonun.. Ben hala nasıl olduda oturdu,ay ben fark etmeden yeni bir sürüm mü yüklendi,bu çocuk niye sakin,noluyoo diye  kendi kendimi yemekteyim:)
   Film sırasında gözlüğü çıkarmaya çalıştığı için biraz uğraştık ama çok güzeldi yani beklediğimden iyiydi.İki çocuklu bir aile ve bizim gibi anne oğul gelen 3 aile vardı,onların dışında boştu.Biri zaten ilk ara olmadan uyudu.Bomboş salon olunca bizim minno da arada kalkıp oynadı,ee olur o kadar ama iyi idare etti.Bundan sonra korkmadan gidebilirim diye düşünüyorum. "Yeeeyy!" dedi iç sesim,artık animasyon filmlere gitmek için çocuk bahanen var kimse tuhaf bakmaz:))

Bu arada önümüzdeki iki ay harika filmler çıkıyor ama hayranı olduğum için en çok Johnny Deep'in Murder on the Orient Express filmini ve Marvel takıntımdan dolayı Justice League merak ediyorum.
Veee henüz okumayan kaldıysa(!) bir kitap tavsiyem var çünkü 17 Kasım da filmi vizyona girecek, R.J. Palaci'nin "Mucize"
kitabından alınan filmin başrollerinde Julia Roberts ve Oven Wilson var.Eee film tavsiyeside verdim artık ben kaçar:) 
İyi seyirler..

21 Ekim 2017 Cumartesi

Gözlüklü Yaşama Merhabalar

  Şimdi sanki basitmiş gibi gelen ama kabus gibi bir on günden bahsetmek istiyorum.Minnakın okula başlamadan önce senelik rutin diş ve göz kontrollerini yaptırdık.Malum sağ gözünde doğuştan gelen bir minik lekesi var.Şimdiye kadar önemsiz denilmişti ama bu sefer arkasında bir kitle olmasından şüphe edildi.Gittiğimiz doktor,tavsiye edebileceği İstanbulda bu alanda sadece iki doktorun olduğunu söylerken zaten içimi bir sıkıntı bastı bile.Hayır gugıldan olası hastalıkları araştırmadım ama doktorları iyice araştırdım ve en kısa tarihe zar zor bir randevu aldım.Profesör olunca muayene ücreti 3 haneli oluyormuş bunuda öğrenmiş olduk gerçi o sırada hiçbirşey umurumda değildi ama.. Etilerde Dünya Göz Hastanesi Oküler Onkoloji bölümüne gittik.Bende daha önce lazer ameliyatımı bu hastanede oldum ve gerçekten personel ve hizmet kalitesi çok çok iyi bir kurum olduğunu söyleyebilirim.
Doktorumuzun işinin ehli olmasının yanında birde baba olması şansımıza oldu.Minnaka ayak uydurdu ve sıkılmadan kontrolünü bitirdik.Teşhis Irıs Melonama.Berkay'da bulunan kötü huylu değil fakat her sene aynı doktorda kontrol edilecek.Benzer hastalıktan gözlerini kaybeden,görme kalitesi çok fazla düşen çocuklar var:( Ayrıca Myop astigmata'da var maalesef ve yüksek:( Ben okulda çok uzun süre zorluk çektim yada gözlüğümü unutunca baş ağrısı,kırıldıkça olan masrafı vs.. Aynı şeyleri oğlumun yaşamasını istemezdim ama napalım.20li yaşlara kadar ameliyat da olamıyor o yüzden gözlük kullanacak.Bugün beğenip sipariş verdik ve artık yeni bir döneme başlıyoruz.Bu kadar hareketli ve sıkılgan bir çocukta gözlük nasıl olacak bilemiyorum ama eğer o kitle kötü huylu olsaydı olabileceklerin yanında bu hiçbirşey.Allah kimseye şifasız dert vermesin.Gözlük seçmek tam anlamıyla işkence oldu, mor istiyor istediği ton yok.Ben kırılması en zor gruptan ayırdım önüne seçenekleri daraltıyorum o "kesinlikle kırmızı olmalı!" diyor.Hadi bir tane kırmızı beğendi kenarı kelebekli falan diye kız modeli dediler eee ok ben umursamam böyle şeyleri,annem başladı "okulda dalga geçerler henüz kaldırabilecek yaşta değil" diye tutturdu.. Bir tanesi çok bir cingöz recai gibi oldu bayıldım ama ağır geldi belki bir iki sene sonra öyle bir modele geçer.En sonunda beğendik ve sipariş verdik artık beklemedeyiz.
Bu arada annem ve teyzem çılgınca araştırmış  ve balık yağı kullanmam gerektiğini düşünüyorlar hatta içinde a ve d vitamini olan gıdaları ve onların emilimini arttıran gıdaları bile çözmüşler..Ben zorunda kalmadıkça takviye gıda kullanmak istemiyorum çünkü zaten gerekli şeyleri yiyip içen bir çocuk.Üstelik beslenmenin görme üzerinde iyileştirici etkisi ciddi anlamda kanıtlanmamış.Neyse hepimizi yeni bir dönem bekliyor umarım sorunsuz geçer.

20 Ekim 2017 Cuma

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi

  Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi; evimizin dibinde olmasına rağmen (vakit bulamamaktan) bizim geç keşfettiğimiz şehrin ortasında bir vaha! O kadar güzel ki! Hemde her mevsimde farklı güzel.Yazın o kavurucu sıcaklarda fazla duramıyorduk fakat Ekim başında daha güzeldi.




Haftasonu normalden kalabalık ve her ağacın arkasından bir gelin damat fırlıyor, üstelik yanlarında bir ordu insanla ama yinede alan o kadar büyük ki gölete karşı bir ağacın gövdesinde yaslanıp kitap okuyabilir,kucağınıza gelip yatan arsız kedilerini sevebilirsiniz.Ben daha çok minnakı kovalıyordum:)) Minik su yollarında zıplayıp,ördeklere su sıçratıp,ağaçların ve bitkilerin isimlerini okuyarak söylemeye çalışmak ve rampa olan çimlerden yuvarlanarak saatler geçirdi.


İçeride etrafında piknik masaları olan bir çocuk parkı var.İçinde kum park,ağaç ev,ahşap oyun alanı ve bitkilerden oluşan bir labirent oyun alanı var.
Parkın içerisinde bir market yok o yüzden suyunuzu,atıştırmalığınızı alıp gidiniz efenim çünkü 4-5 saatten önce çıkamazsınız.Her kısmı ayrı güzel ve vaktin nasıl geçtiğini anlamak zor.Giriş yayalar için ücretsiz,arabalar için 6 tl.Sabah 9 ve akşam 6 arası ziyarete açık.Çıkın çıkın gidin:)

18 Ekim 2017 Çarşamba

Doğada Bir Minik Kaşif

  Biraz ortalıkta yoktuk çünkü bolca gezdik ve anlatacak çok şeyim var ama önce bu harika oyunu paylaşmak istiyorum çünkü tam zamanı.İmkanınız varsa tabiki ormanlık bir alanda vakit geçirirken daha zevkli oluyor fakat yoksa şehir parklarında yada mesire yerlerinde haftasonu çocuğunuzla açık havada güzel vakit geçirmek için ideal.




*Ben görselleri pinterestten aldım fakat köşelerinde hangi siteye ait oldukları da yazıyor.


Biz bu oyunda neler neler bulduk hepsini instagramda paylaştım bile:) Sinop sonbaharda ayrı güzeldi,dağda çok vakit geçirdik.Haftasonları artık botanik bahçede (bir sonraki postta anlatmak istediğim şehrin göbeğinde harika bir yer) Polenezköy yada Şilede falan gezerken oynarız..




29 Ağustos 2017 Salı

Tek Çocuk Hiç Çocuk Mu?

  Pazar sabahı ailemize pammuş gibi bembeyaz bir kız çocuğu katıldı.Eşimin bir numara büyük abisinin 3.kızı oldu.Hemen gittik tabi bir numarayla arasında 9 yaş var tabi o başka alemde,eskinin tekne kazıntısı bugünün ortancası başına geliceklerden habersiz mutlu görünüyor ama kıskanmış belli.Minnoyu görünce mutlu oldular ama bizimki sadece kuzenlerini özlemiş onlarla takıldı,bebeğe şöyle bir bakıp "bu ne be böyle,minnacık bişiyyy naapcakssınız bunu oyun bile oynayamaz bu" dedi ?!?! 

(Okula giderkende benzer bir olay yaşamıştık bakınız.)

   Dün akşam içinde ne biriktiyse artık uyumak bilmiyor.Ben GOT sezon finalini bekliyorum bi git uyu çocum hadi modundayım.En sonunda döküldü babanesi (telefondan yetmiş yani) demiş kiiii "yeni bir bebek gelicek eve çünkü sen çok yaramazsın birde uslu kızları olur ne güzel.." Ay ne diyim şimdi zaten aklım başka yerde yok annem yok dedim yatırdık zar zor.Sabah "eğer bu eve bir bebek gelirse bende sizi terk ederim ama kapının kilidine yetişemem onu açmanız lazım" diye uyandı:) Hayır o minik parnağını tehditkar şekilde sallıyor ve allahım yicem o ne tatlılık haha ciddiye bile alamıyorum durumu.Neyse baktım çocuk içlenmiş artık tam sözde veremiyorum gelecek belirsiz,herşey olabilir.Şuan için düşünmediğimizi,kısa yada uzun vadede daha farklı isteklerimizin olduğunu anlattım.Artık ne kadar anladıysa..
  Herşey bir yana maddi imkanlar çocuğuma endişelenmeyeceğim bir gelecek sağlayacak kesinlikte olsa (biliyorum ölümlü dünya ve hiçbir şeyin garantisi yok ama olsun) iki tane daha yaparım.Cidden bak yaparım ama gündemi sürekli değişen bir ülke ve piyasadaki belirsizlikler gözümüzü korkutuyor.Kendi işimizi yapıyoruz devlet memuru yada kadrolu şirket çalışanı değiliz ki! Amannn herkesin çocuğu özel okullarda mı okuyor","maddiyat herşey diiildir cınım",aaa birde "allah rızkını verir" var dimi offff cidden bunları duymaktan sıkıldım ama hata bende, sen niye sebep açıklıyorsun ki?! Fakat şu sebepten demesem bu sefer bencilsin,kendini düşünüyorsun,zora girmek istemiyorsun,sırf kendin için çocuğunu yalnız bırakıyorsun diyorlar.Yalnız bırakmak? Kardeş çocuğa yoldaş olsun diye mi yapılıyor eee birbirini öldüren,para için küsen,eşleri yüzünden konuşmayan kaç kardeş var? 
Eski bir arkadaşım,instagramdan görmüş takipleşiyoruz artık, "zaten evdesin yap aradan çıksın" demez mi? Çocuk bu çocuk,aradan çıksın ne demek?! Ayrıca evdeysem yinede çalışıyorum ben sersem neyden haberin var acaba.. 
  Anlaşılan o ki bir çocuk biz hariç kimselere yetmiyor!!! Ama ben hamileyken tek başımaydım,hatta doğuma bile yalnız girdim kimse yetişemedi,loğusayken yalnızdım kimse nasılsın diyip bir işin ucundan tutmadı.Herkes sadece konuştu.. Ama yap ikinciyi demek kolay hatta o zaman bile üçüncüyüde yap cicim aradan çıkıversin falan derler.Sen mi bakıcan arkadaşım? Hem herkes senin gibi üremek zorunda mı? Ben yandım sende yan mı diyorsun içinden yoksa kızzz:)) 
  Asıl favorim "Tek çocuklar asosyal oluyor amaaa" bunu sürekli söyleyen bir arkadaşımın 15 yaşındaki çocuğu tek başına bakkala dahi gidemiyor ama herkes kendi sorununu görmezden gelip karşısındakine akıl verme derdinde.Yav he he senin ki özgüven patlaması yaşıyor ya! 
  Ve son olarak gündemin saatlik değiştiği,istikrarsız ve nefret dolu bu topluma bir çocuk daha getirme ve endişe boyutumu ikiye katlama fikri beni geriyor.Kadınlar taciz edilmesin diye iyilik(!) olarak pembe otobüs yapılıyor bu ülkede,şort giydi diye toplu taşıma aracında dayak yiyor ve hooop konudan saptık:( Offf bilemiyorum ama kısmet tabi diyelimde çok katı konuşup evreni kışkırtmayalım dimi? 

  Ayy ne içlenmişim bee,yazdım rahatladım ohhhhj.Hatta öyle yumuşadım ki yarın "bizz hamileyizz" yazarsam şaşırmayın:))) Yok artık daha neler,direkt küfredin ayol öyle yazarsam..
  

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Yiyom Yiyom Pammuk Gibi Oluyorum

  Üzgün olduğum zaman (çoğu kadın gibi) canım tatlı birşeyler istiyor.Bu dün yazdığım posttaki gibi bilişsel bir beslenme şekli sanırım.Ama mutlu olduğumuzda da pastayla falan kutlama yapıyoruz..yine tatlı! Duygusal beslenmenin tehlikeli bir alışkanlık olduğunu biliyorum,yeme bozukluğu hatta,ama çoğu zaman bilinçsizce yöneliyorum.Birde mekana göre yeme var.Kadıköy'e gittim mi Cafer Erol'a uğrayıp badem ezmesi almadan yada Eminönüne gidip lokum almadan dönemiyorum eve.
   Doğum günlerinde, düğünlerde, partilerde, bebekler doğduğunda, mevlütlerde hep bir lokum,çikolata, lokma döktürme falan.Kültürümüzde bayram dediğin el açması baklava olmadan olmaz! Sacece bizde değil ki Amerikalılarda cadılar bayramında şekere saldırıyor demek ki çokta yöresel bir sorun değil.Sevgililer gününü unutmayalım bir dakika!! Kalp şeklindr çokolata yemeyen bizden değildir:) Tabi reklamlar,her yerden biten gurmeler,tavsiyeler ve food channellar.. Yahu instagram sayfamı bir açıyorum akışta hep bir yemekler,tatlılar vs geçiyor:) Yooo bende böyle değil diyebilirsin ki zaten sorun bende canım.
  Mesela o gün kendime ait özel bir günse,bir başıma vakit geçirmişsem dönüşte oğluma mutlaka birşeyler alıyorum.Bunu fark edene kadar hep tatlı vs birşeylerdi artık mini figurler falan alıyorum.Rahat hissetsemde içten içe bir suçluluk falan mı duyuyorum ki? Yoksa babam her seyahat dönüşü bize gittiği yerden tatlılar,çeşit çeşit yiyecekler getirirdi yanii bendeki durumda bu öğrenilmiş bir davranış mı? 



 Evde kurabiye yapılan gün resmen bayram havası oluyor.Mutfağa gidip gelip tepsinin başında soğusun diye bekleme,elleyip parnakları yakma,sonra sütle götürme:) Hasta olduğunda da iyi hissetsin diye kurabiye yaparım.Kendim stresli olunca kaşık kaşık tiremusu yerim.. Yemeğin iyileştirdiği tek şey iştah oluyor aslında yoksa duygular üzerinde pek bir etkisi yok ama işte gel anlat mideye..     Bende olan bu duygusal yeme sorunu bari çocuğumda olmasa, geçte olsa farkına vardım.Bundan sonra iyi hissetmesi için sarılıcam,ona özel hikayeler anlatıcam belki bir iki kitap falan alırım.Ama sanırım kendim hala tereyağında cızırdayan şatoya,çok katlı bir lazanyaya,koccaman bir pizza dilimine tav olabilirim:)


25 Ağustos 2017 Cuma

Duygusal Yeme

  Film ve patlamış mısır? Şimdi size bilişsel bir senaryodan bahsetmek istiyorum.Bunu geçen sene yemek&sağlık bloglarından birinde okumuştum,hatırlarsam adını yazarım.Bir soru vardı film izlerken neden patlamış mısır tercih ediliyorsunuz? Neden soyulmuş salatalık yada üzüm değil neden fındık,fıstık değil? 
🍿🎬Şu şekilde şartlanmışız;
Filmi seç,sinemaya git,bileti al,patlamış mısır ve içeceği al,yerken izle! 
  Alışkanlıklarımız nasıl oluşuyor? Neye göre şekilleniyor? Toplum mu yoksa yoğun şekilde maruz kalınan reklamlar mı veya takip edilen kişinin tavsiye etmesi mi? 
   Çocuklarımız akşam balık yerine "ben bunu yemem,patates kızart" dediğinde ne yapıyoruz? Aç yatmasın,aman karnı doysun diyerek günü geçirdiğimiz yöntemler hızlıca çocuğun alışkanlıkları haline dönüşürken, bunu biz yapıyoruz!!! Ama kabul etmiyoruz,etmek istemiyoruz! El kadar çocuk abur cubur ona sunulmadığı sürece ve varlığından bile haberdar olmadığı şeyle, nasıl bağ kurabilir ve alışkanlık edinir? Biz verdiğimiz için olmasın.. 
   

  Bu yaz oğlumun yeme içme düzeninde bazı şeyler değişti hatta olumlu yönde gelişim gösterdi.Bu durum umarım kalıcı olur.Onun için planladığımız bu yaz bazı(!) konularda meyvesini verdi diyebiliriz.
 Daha önce "yemek savaşları" diye bir dizi yazı yazmıştım "beslenme" yada "blw" etiketlerinden ulaşabilirsiniz.Her yaşın getirdikleriyle bu yazıları güncelleyip,yeni öğrendiklerimi daha sonra işime yarayacakları bu etiketlerde paylaşmak istiyorum.
  Ben yeme içme konusunda sürekli araştırıp yeni yöntemlere,farklı tariflere ve pişirme tekniklerine bakıyorum.Bilinçlendikçe ve daha sağlıklı beslendikçe vücudumunda bana karşılığını verdiğini gördüm.Çocuğumda hayat boyu gel gitlerle,diyetlerle,kilo problemleriyle uğraşsın istemediğim için en baştan ve müdahele edebilecek kıvamdayken alışkanlıklarını şekillendirmeye başladım.Tabi bu her defasında başarılı oldum demek değil.Sadece yöntemlerin bazıları tuttu,bazıları tutmadı.Sonuçta her aile yapısı,yeme düzeni,alışanlıkları,eve alınan gıdalar,alışveriş listeleri ve çocuğun damak zevki farklı! Ama damak zevki çok çeşit sunularak geliştirilebiliyor ve annenin ilk başlarda yılmadan bunu denemesi gerekiyor.
  Beslenme stratejilerim ve alışkanlıklarını çeşitlendirme üzerine postları ard arda yayınlamayı düşünüyorum.Ben yaptım sen yapma,ben nerde yanlış yaptım gibi:p Bilişsel beslenme,günü kurtarma,uzun vadede sağlıklı hayat,kavgalar,tartışmalar ne ararsanız var yani:) 

18 Ağustos 2017 Cuma

Ayakkabı Bağlama Çalışmaları

  Kardeş konusunda en sinir olduğum şey ayakkabısını bağlamak ve ona öğretmeye çalışmaktı.Ayakkabı bağlayabilmek bizim ülkemizde çoook sonralarda kazanılan bir beceri.Gerçi çocuklar için botlar bile cırt cırtlı fakat bahçe işlerinde falan ip bağlayabilmek önemli o yüzden yavaş yavaş alışsın diye İceoğlan için bu kartondan yaptım.


Çizemem diyenler bunları çıkarıp bir kartona yapıştırabilir.




Hem motor gelişimi için önemli bir etkinlik hemde önemli bir beceri.Bizim minno uzun süredir zaten kendi giyinip,soyunup,ayakkabısını vs giyebiliyor.Artık ara ara bunuda çalışsın çünkü hevesli,bağlamaya çalışmak istiyor.Zaten kendi isteği olduğu için yaptım bu kartonu yoksa oralı olmazdı..Aklına geldikçe deneyebilir artık.