21 Haziran 2016 Salı

Çiğ Enginar Salatası

  Bu havalarda artık daha hafif besleniyorum.Bizim oralarda enginardan çok çeşitli yemekler, salatalar yapılır.Her haline bayıldığım sakız enginarın tam bu sıcak havalara uygun bir reçetesini paylaşayım sizlerle. 
Temiz beslenme içinde uygun fresh,ekşi,tazecik,lezzetli..
Çok basit ve kısa sürede hazırlanıyor tembel işi:))
İki adet ince kıyılmış sakız enginar
(Limonla ovalayın ki kararmasın)
Taze nane
Roka
Tere (yeşillikler ince kıyılsın)
Limon
Zeytinyağ (ben aromalı kullanıyorum)

Afiyet olsun..

17 Haziran 2016 Cuma

Az Çoktur Politikamız

  "Less is more" kısa ve net herşeyi anlatıyor aslında.Çok beğendiğim bir mimar olan Ludwig Mies Van Der Rohe'nin sözü hatta mottosudur.Bir süredir hayatımın her alanına sadelik getirmeye çalışıyorum, buna ilk çocuğumun odasından ve elbise dolabımdan başladım. 
  Çocukların odaları,oyun alanları ve oyuncakları mümkün olduğunda sade olmalı.Aslında komple evlerde sade olmalı ama pek Türk tarzı değil tabi:) Biz son zamanlarda artık daha az eşya ile yaşamaya başladık ve yavaş yavaş azaltmaya devam ediyoruz.Bunun hepimizin üzerinde gözle görülür bir etkisi var, en çokta oğlumuzda.
  Ne kadar çok oyuncak, o kadar çok oyun demek değil! Biz buldumcuk gibi kendimizden geçtiğimiz dönemde maalesef bu yanlışa düştük:( Çocuk ise fazla seçenekler arasında kayboldu ve karar veremedi.Oyunları çok kısa sürdü ve bizi sürekli dahil etmeye çalıştı.Bizde bir an evdeki oyuncak yığının içinde çocuğumuzun boğulduğunu fark ettik.

  Yaşına göre olmayan,artık ilgisini çekmeyen ve yıpranmış olanları eledik yada bağışladık.Hatırası olan bir kaç taneyi sakladık.Geri kalanları üçe böldük ve dönüşümlü olarak çıkarıyoruz.Bir nevi "oyuncak rotasyonu" uygulaması bu.
Uyaran ne kadar fazla olursa çocuğun oyun süresi o kadar kısa oluyor.Çabuk sıkılıyor,eşyaları önemsiz görüyor ve kendini oyalayabilme süresi azalıyor.Ama oyun alanı sadeleşip düzene girdiğinde daha rahat oyun kurup oynayabiliyor.

  Oyuncakları azaltıp etrafı sadeleştirdikten sonra İceoğlanı gözlemlemeye başladım.Daha önceki kargaşada hiç ellemediği şeyleri alıp inceledi mesela.Başka odalardan topladığı eşyalar ve oyuncaklarıyla oyun kurdu ve pek tabii benide dahil etti:)
  Serbest bırakıldığında çamaşır leğeninden pota yaptı yada oyuncak ayısını alıp battaniyesiyle içine girip yattı..
Mesela kağıt havlu rulosundan dürbün gibi bakıyor bende hemen bir şarkıyla eşlik ediyorum ve korsancılık oynuyoruz rrrr:)
Koltuk minderlerinden mağara yapıyoruz, bazen ev tipi gym alanı bile oluşturuyoruz.Minderlerin üzerine basarken sayı sayıyor ve şarkı söylüyoruz.Bu arada oyunun içinde doğal olarak sayıları tekrar etmiş oluyor.
Dışarda zaten kum,taş,ağaç,çimen,böcü börtü saatlerce oyalanabiliyor.Dışarıda asla tablet,telefon vermiyoruz! Evde sınırlı ve kontrollü vermeye başladık.
  Kısacası benim gözlemlediğim ne kadar yalın bir oda o kadar rahat bir çocuk.Bu benim içinde geçerli tabi eşyalar azalında daha hafif hissettim.
Yaniii "az çoktur." Sadeleşmeye devam.

*sadeleşme konusunda cesaretlendiren yazılarından ötürü öğrenen anneye teşekkürü borç bilirim! 

16 Haziran 2016 Perşembe

Kendim İçin

  Yazın gelmesiyle su burcu ben çoştum:) İnanılmaz bir enerjim ve mutluluğum var tabi eve tıkılmadığım zamanlarda.. 
  Hergün yeni bir tarif deniyorum mesela çünkü birşeyler yemek beni mutlu ediyor napim.Eylülde minnak kreşe başladığında bununla ilgili bir kaç workshopada katılıcam çok heyecanlıyım.Çikolata,mezeler ve makarna yapımı ilk beğendiklerim oldu.Bakalım neler yapıcam..
  Müze kartımı da yeniledim ve geçen hafta üç tane gezmişim bile.Oğlanı da saldım has bahçeye ohhhh:)) Ve evet çocukla gidiyorum çünkü bırakabilecek yerim yok.. Bazen cumartesileri babasıyla işe gidiyor bir iki saat,sonra akşama kadar geziyorlar bende kendimi bakıma alıyorum.Bazen sadece eve gidip uyuyorum:) Böyle boş zamanlarda ilk önceleri afallıyordum "ayyy arkadaşıma mı gitsem?","masaja gideyim en iyisi","kuaförede gitmem lazım","evimi toplasam?!!!?" gibi ama sonra canım o an ne istiyorsa onu yapmaya karar verdim.Uyumak istiyorsam gidiyorum anneme,deviriyorum totomu,açıyorum teras kapısını ohhh püfürrr püfürrr:) Yatmadan önce "kısır,biber kızartması,bol otlu peynirli pişi ehhh bide çay demlenince dürtersin" diyorum tabikisi:p 
  Teras demişken babamla "balkon bahçeciliğine" merak saldık yeni yeni ve heryer saksı doldu.Bu konuyu ayrıca yazıciiim bolca fotoğraf ile.Babam hep çok severdi çiçek yetiştirmeyi ki zaten hali hazırda saksı saksı çiçeği vardı ama bu başka.Semiz otu,roka,tere,ıspanak,biber,salatalık,domates,pazı,taze nane,kabak.. İyice araştırıp bu konunun üstüne gidicem, kısa süreli bir merak değil bu.Sürekliliği olması,toprakla uğraşmanın verdiği huzur birde karşılığını lezzetli şekilde almak mımmmm.
  Haftasonları da mesire alanlarına yada ıssız sayılabilecek koylara atıyoruz kendimizi.Çocuğuda kendimizide topraklıyoruz.Yalın ayak dolaşmak,çocuğun peşinden koşmadan oturabilmek,deniz havası..ayyy haftasonu gelsin bir an önce! 
  Kıller abs egzersizlerime ara verdim Jillian bu sıcaklarda hiiiç çekilmiyor.Ama haftanın 5 günü kondisyon bisikletime biniyorum.1-1,5 saat kadar.Bu arada kitap okumayı denedim hiç rahat olmadı.Ee boş boş hamster gibi pedal çevirmekte sıkıyor beni, bu yüzden dizikolik oldum:) Yabancı diziler 20-40dk arası olduğu için bir haftada bir sezon bitirebiliyorsunuz! Ağırlıklı polisiye,bilim-kurgu,aksiyon,csı,criminal falan takılıyorum.Çok eğlenceli oldu ama, böyle daha çok zevk aldım spordan ne olduğunu anlamadan zaman geçiyor.
  Artık dört gözle tatili bekliyorum deniz,kum,güneş,dalga sesi,iyot kokusu..
  
  
 

14 Haziran 2016 Salı

Çocukla Araba/Uçak Yolculuğu

  Uzun yolculuklar bazılarımızın hayatında normal olsada bazıları ise senede bir yada iki kez çıkar.Ben forumlarda,bloglarda yada instagramda çok rastlıyorum "ayyy bu yaz bilmem nereye gidicez işte çocukla naapıcaz?" diyen daha en baştan olumsuz ailelere:( Bunun tam tersi bazen bebekle yada "çok çocukla" ve sırtında çantasıyla(!) dünyayı gezen aileler var.
  İce henüz 6 aylıktı birkaç günlüğüne Bodruma gittik.Aynı aylarda çocuğu olan arkadaşlarımızda geldi.Otelin kapısında bizi gördüklerinde bir şok geçirdiler "tek valiz mi?" ki aslında getirdiğimiz çoğu şeyi kullanmadık bile.3-4 günlük tatile (alerjili olan aileleri ayırıyorum) yok mama ısıtıcı,yedek bilmem ne,ilaç çantaları,şuruplar,stelizör falan getirmiş olmanın rahatlığıyla "merak etme bizde her türlü ilaç,krem vs var" diye bizi teskin ettiler saolsunlar:) Ege, akdeniz gibi envai çeşit taze meyve,sebzenin bulunduğu yere hazır mama kavonozuyla gitmek biraz tuhaf değil mi? Ver eline şeftaliyi sulu sulu kemirsin işte.. Neyse ki bizim gibi düşünen diğer çiftte ertesi gün bize katıldı da tek aNormal biz olmadık:)
  Şimdi yine tatil mevsimi geldi,listeler hazırlanıyor.Araba/uçak yolculuğuna çıkarken onlarca oyun ve kitap ayarlanacak ama "bence" çocukları yolculuğa alıştıramamanın sebebi bu.Bunu kafadan söylemiyorum önümde çok fazla örnek var.Doğduğundan beri çocuklarıyla dünyanın dört bir tarafını gezen arkadaşlarım/tanıdıklarım var.Bu insanların çocukları nasıl ortama uyum sağlayabiliyor ? En baştan bunu gözlerinde büyütmeden,doğal akışına bıraktıkları için olabilir mi? Birde "ayy çocuk küçük biraz büyüsün gidelim","ananesine bırakıp biz gezdik artık onuda götürücez","yanıma bir sürü oyuncak aldım, teker teker çıkarıcam oyalanır bence" diyenler var.Tabi bu sırada anne sürekli arkada çocukla ve onu oyalamakla uğraşırken yoruluyor.Sürekli oyunlar önüne hazır gelen çocukta haliyle anneye ihtiyaç duyuyor.Tatil bu şekilde başladığında pek dinlendirici olmaz tabi.. Hakikaten önce bir düşünün istediğiniz bu mu? Bu şekilde akıl veren arkadaşlarıma (tecrübelerine güvenerek) kanıp çocuğu onla,bunla oyalamaya çalışırken 3 saatlik Bursa yolculuğu burnumdan gelmişti:( Kendi rahatlığıma geri döndüğümde ise; geçen yaz 12 saat süren Kaş yolculuğunda ve diğer tüm gezilerde, ufak huysuzluklar hariç hiç bir olumsuzluk yaşamadık.
  Ben yanıma hiç mi oyuncak almıyorum? Alıyorum tabi ama poşet poşet değil.Zaten genelde uykuda olduğu saatleri seçiyor,bolca mola veriyor ve etrafı incelemeye teşvik ediyorum."Kaç kamyon geçecek bak bakalım","çiçekleri olan ağaç gördün mü alkış yap" "ilk mixer gören bir muz kazanır" gibi.Şarkılarla dans edip "şimdi ayakları salla,şimdi ellerrr" deyip kopabiliyoruzda:)
Yanınıza ek tedbir almak tabiki iyi ama en baştan hazır önüne birşeyler vermek yerine önce bir rahat bırakın etrafı incelesin,izlesin,sohbet etsin.


Not: Vücudunuz homojen olarak brozlaşamayabilir yada valizden dahi çıkamayan kitapları okumayı sadece hayal edebilirsiniz amaaa çocuklu hayatın en güzel yanı tatillerr! 

4 Haziran 2016 Cumartesi

Anaokuluna Hazırlık İçin Kitap

  Kreş vakti yaklaşırken ufak hazırlıklarımız devam ediyor tabi.Bu kitaplarda gerçekten güzel ve eğlenceli yardımcılar.Tabi bunlar pratikte işe yaradı ama gerçekte neler olacağını bilemeyiz.Az çok bir tahminim var fakat sonuçta bu bir çocuk ve minnaklar her zaman evebeynlerini şaşırtırlar.
  Önereceğim ilk kitap çoğu çocuğun sevdiği "Maisy" karakterinin "İlk Deneyimler" serisinden.
  Henüz hiç bir kitabı başından sonuna tam olarak okuyamadık.En sevdiği sayfaları tekrar tekrar okutuyor ve resimler ile ilgili sorular soruyor.Bu kitapta birkaç sayfayı okuduk, Maisy'nin bir sürü arkadaşı var ve onlarla vakit geçirirken çok mutlu:) "Aa o da nee öğle uykusu vakti mii?", "Hayıır anne uyku yok,anne sus!" Tamam bu kitap buraya kadarmış:)
  Bu da "Larousse Ansiklopedim" serisinden "Anaokulunda".Bu kitaplar ince,uygun fiyatlı,çıkartmalı ve rengarenkler.Bu serinin çoğu kitabı bizde var ve eğlenceli buluyoruz.Okulda ilk gün neler olur yada neden okula gideriz gibi soruların basit ve kısa cevapları var.
Okulu gezmeye gittiğimizde kitaptaki faaliyetlerin gerçekten yapıldığını kendi gördü.Bende oranın "kendi kuralları olan" bir oyun okulu olduğundan bahsettim.Gayet mutlu gidip mutlu ayrıldı.Eve gelince tekrar bunlara göz attık ve tekrar gitmek istiyor.Acaba okul başladığında nasıl olacak,neler yaşayacağız? 
Ve bakalım bu hazırlıklar ne kadar işe yarayacak:)



3 Haziran 2016 Cuma

Tuvalet Eğitimi : Mutlu Son :))

  Üstünden bir iki ay geçtiğinde tekrar yazıp durum güncellemesi yaparım demiştim.Anca vakit bulabildim.İşin garip tarafı iki aydır çok iyi giden çocuk bu sabah yatağını ıslattı! Daha yazmadan kendime nazar değdirdim:)
  Aslında ilk bir iki gün sıkıntılı geçsede valla unuttum bile:) Ufuuu ne rahatmış bezsiz çocuk.Yinede "keşke daha erken başlasaymışım" demedim.Bence tam vaktiydi.Hem işaretleri vermişti hemde az çok konuşup derdini anlatabiliyor oluşu önemliydi.Ayrıca pantalonunu ve çamaşırını indirebilmesi sonrasında sifona basıp,ellerini yıkayabilmesi vee bunları hep kendine başına yapabilmesi için en ideal yaştaydı.Bunlar çoğu anneye göre önemli olmasada ben her çocuğun öz bakım işlerini (yaşına ve fiziksel durumuna uygun olanları) kendisi yapabilmesinden yanayım.
  Bezi bırakışının tam 20. günü "anne aa geldi hadii hadii" dedi ve kendi tuvaletinin geldiğini haber verdi.İzmire gidene kadar hiiiiç birşey söylemiyor,sorunca "hayırr çişş yok" falan diyordu.Eğer ben saat başı götürmezsemde altına kaçırıyordu.Geçmiş yazılara,kazalara,gün gün neler yaşadığımıza "tuvalet eğitimi" etiketinden ylaşabilirsiniz.İzmirde ilk söyleyişinden sonra ev ahalisi kıyamet gürültüsüyle tebrik,alkış,kahkaha,aferin falan diyerek sarılıp,tebrik edince nasıl motive oldu.Çocuk milleti gazla çalışıyor anacım:) Artık "anne çiş,anne kaka geldi çabuuuk" diye ayrıcada söylemeye başladı.Bunların hepsi 20 gün içinde tam oturdu,bazı çocuklarda daha kısa bazılarında daha da uzun sürebilir bu bir süreç! Her çocuk farklıdır yani "3 günde tuvalet eğitimi" yazılarına aldanmadım ve beklentimi düşük tuttum.
  Bildiğiniz üzere ilk geceden beri bezsiz yatırdım.Bir iki ufak kaza dışında çok şükür sorunumuz yok.Daha geçe kalsak iyice inat dönemine girmiş olacaktık.Daha erken olması da zaten tuvalet olayının felsefesine uygun değil BENCE.Çünkü konuşamayan hatta yürüyemeyen bebeklere bu eğitim veriliyor, sürekli saatini gözlemlemek durumunda kalan yine anne oluyor.Çocuğu soy,giydir ufuuu çok iş.Ama konuşup,kendini ifade edebildiği anda öğrendiğinde çok rahat.Annem bana 18. aya gelmeden bezi bıraktırmış ama kendi işimi halledebilmem yine iki yaşı bulmuş.O kadar enerjiyi çocukla daha farklı oyunlara yada kendime ayırmam iyi olmuş diye düşünüyorum.Ama dediğim gibi herkesin kendi fikri, annem öyle rahat etmiş ben böyle rahat ettim.Hem önemli olan annenin isteğide değil zaten "çocuğun hazır olması!" Kimi çocuk daha erken kimisi daha geç hazır olabilir bu duruma.Zorlamamak ve sabırlı olmak çoook önemli.
  İlk iki gün resmen dağılmıştım.Hatta 3.gündü sanırım "Oyyyy bu bugun ki kaçıncı b.k beeee,el kadar vucuddan bu kadar çok şey nasıl çıkıyo offff" diye dövünüyordum."Bari parkeye yapsaydı yani halı olur mu ya" diye söylene söylene temizlik yaptım.Ağladım,zırladım,sonra..........Sonra akışına bıraktım,çocuğumu takip ettim,yeme içme saatlerinden kısa süre sonra tuvalete götürdüm,tablolar, stickerlar derken bugun ki rahata eriştik.Yaz gelmeden halletmek harika oldu çünkü bu sıcaklarda evde durmak falan gererdi bizi.Evler zaten sıcak,üstleride hemen değiştiği için bence yaz-kış diye bu duruma mevsimsel yaklaşmak yanlış.İşareti alınca kış diye başlamayıp havaların ısınmasını bekleyen şimdide çocuğu istemediği için zor durumda iki arkadaşım var.
  Şimdiiii minnak neler yapıyor? Dışarıda gezmesi,oyunu bölünsün pek istemiyor sanırım çünk uzun süre tutabiliyor.Yinede biz fazla geçirmeden uygun bir tuvalete götürüyoruz.Bir iki kaza sonrası duşta da tutmayı öğrendi "anne çişşşş çabuk hadii" diyor ve hoooop klozete oturtuyorum çişi yapıp tekrar küvete dönüyor.Denize ve havuzada çişimizi yapmamamız lazım diye ekliyorum tabi.
  Tuvaleti geldiğinde "Anneee çiş geldiiii" diye bağırıyor ve koşup banyonun ışığını açıyor, çamaşırını indiriyor, adaptörü yerleştiriyor.Oturmasına ben yardım ediyorum ve bitince indiriyorum.Sifonu çekiyor,ellerini yıkayıp,kuruluyor ama eşofmanını tam çekemiyor arka tarafı hep kıvrılıyor,ben yardımcı oluyorum.O hali çok tatlı:) Akşam uykudan önce tuvaletini yapıyor ama o gün fazla sıvı tüketmişse gece bir kere kaldırıyorum yoksa kendisi kalkmazsa ben uyandırmıyorum.Dışarıda tuvalete babasıyla gönderiyorum ki ayaktada yapmanın normal olduğunu görsün ve adapte olsun diye.Ama tabiki sağlıklı olan oturma şekli tek tercihimiz.Daha çok pratik ile ve büyüdükçe rutini daha da sağlamlaşacak ve oturacaktır.Şimdilik ufakta olsa hala "evebeyn desteği" alıyor ama bitti bu iş ohh:)
Herkese bezsiz rahat totolar ve kuru günlerrr dilerim..

1 Haziran 2016 Çarşamba

Babacığım

  Aaa bu da oldu:)) Vallahi saçını süpürge et,yeme yedir falan dermişim haha yok canııım o kadar değil ama sürekli ben bakıyorum çooocum sana bir kez "annecimmm, anneciğim, annecii" demedin be! 
"Annemmmm" diye koşarak kucağıma atıldığın oluyor tabi ama kıskandım yani..
  Bir akşam zil çalınca kapıya "Babacııım geldii" diye koştu.Sonra şımarma zamanlarında falan çoğunluklada birşey isterken bu "babaccııım" lar çoğaldı.Babamızda pek bir mutlu,gururlu:) Her fırsat bulduğu yerde övünüyor bu durumla.
  Bu haftasonu kuaföre gittiğimde beraber kahvaltı yaptılar,4 saat kadar dışardaydılar sonrada ofise falan uğramışlar,yemek yemişler,kitap almışlar,bana da foto atıp durdular tabi.Bende bir keyif yaptım ohhhh sefam olsun vallahi hıhhhhh.Sonra canım sıkılmaya başladı,rahat battı,oğlumu özlediiiiim.Oda beni özlemiş:) Akşam döndüğünde kapıdan "annemmm" diye kucağıma bir atladı ki.. Rabbim hiç bir yavruyu annesiz yada annesinden uzakta koymasın.Bu nasıl bir sevgi, nasıl tarifsiz bir duygu! Gitti geldi bir 10dk kadar boynuma sımsıkı sarıldı.
Anladım kiii "annecim" demesede olurmuş.. Boşyere ne kıskanıyorsam bende, ahhh ahhh benden hiç umduğum gibi bir kaynana olmayabilir:)))