6 Mart 2019 Çarşamba

Limonlu Kek Tarifim

    Sıradaaa ortamlarda pek bir sevilen limonlu kekimin tarifi var. Çok yumuşak bir dokusu ve freshte bir kokusu var. Üstelik az malzemeleri ve hazırlanması çok kolay. Biz Berkay ile beraber yapıyoruz hatta baya malzeme sırasını falan öğrendi. Geçen gün kardeşimin bohçası gelmiştide oradada yaptım. Benden hep tatlı türü şeyler istiyorlar herhalde tuzluları beceremiyorum:)) Bu arada benim kekimin bu kadar sevilme nedeni baharda dolaba stokladığım o enfes çeşme limonlarıda olabilir çünkü kokusu ve tadı gerçekten farklı. Bu sene nisanın ilk haftasonuymuş Alaçatı Ot Festivali ama ben bu sene Urla Enginar Festivaline katılmayı düşünüyorum bakalım.Hatta bu sene birde bağ bozumu deneyimi istiyorum düğünlerin tarihinden imkan olursa,olmadı seneye. Neyse yine uzattım..



Gelelim malzemelere;

3 yumurta
1 limon suyu
1 limonun ince rendelenmiş kabuğu
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı şeker
1 su bardağı sıvıyağ
2,5 su bardağı un
Üzeri için limonlu sos;
yarım limonun suyu
5 yemek kaşığı pudra şekeri




Öncelikle iki püf noktası var ilki tüm malzemelerin oda sıcaklığında olması.İkincisi kek kalıbını tereyağ ile ovalayıp üzerine un serpmek ve harç hazırlanana kadar kabı bu şekilde buzdolabında bekletmek.
Öncelikle klasık olarak yumurta ve şekeri mikserle köpük köpük olana kadar çırpıyoruz.
daha sonra limon suyu ve kabuğunu ekliyor ve yağ ile tekrar çırpıyoruz. en son kabartma tozu ve unu elekten geçirerek harca ekliyor bundan sonra mikser kullanmadan sadece haififçe karıştırıyoruz ki kek sönmesin. Sonrada önceden ısıltılmış 170 derecedeki fırında 35-40 dakika içinde pişiriyoruz. Genelde 35dk pişmiş oluyor kürdan testini bu arada yapabilirsiniz.

Üzeri için iki malzeme var zaten ocakta kaynayana kadar karıştırıp tamamen soğumuş kekin üzerine döküyoruz. Çok basit ve kısa sürede hazırlanan bir tarif.

21 Şubat 2019 Perşembe

Ponçik Başkanlığı Seçimi


   Daha önce adı geçen "Ponçik Liderliği" seçiminden bahsetmek istiorum. Her ne kadar videoları,fotoğrafları ve ses kayıtları olsada bu şekilde de hatırası her daim taze kalsın istedim.
  Aslında aklımızda böyle birşey yoktu zaten herkes Berkay'a ponçiksin vs dediğinde "o ponçik,bu ponçik,herkes ponçik o zaman bende ponçik olamam","hem kim bu ponçiklerin lideri?" demesiyle başladı. Biyolojik yaşı 29 ama huyu 5 yaş civarında olan müstakbel damat adayı,pek olgun bir kişilik olan sevgili kardeşim "hayır ponçiklerin lideri benim sen diiilsin ahahahaha" diyerek ortalığı kızıştırdı. İşi gücü bebemle uğraşmak zaten:) O gece minnakta sinirlendi baktım içeriden pijamasının üstüne gömlek giymiş gelmiş "hemen herkesi arayacağız,oy isteyeceğiz,seçim yapmamız lazım böyle olmuyor, yeter bıktım ben dayımdan" dedi! Ta-dammm geleceğin politikacısı (töbe töbe). Haliyle bende analıktan kampanya sorumlusuna dönüştüm. Böyle herkes aranmaz bir video çekelim hemen, hem ınstagramdan ankete sunalım hemde yorum yazsınlar böylece daha kolay olur ama daha yakın seçmenlerini görüntülü ararız dedim. Saat 8 çocuğun yatmasına yarım saat kalmış hemen bir video çektik. Bana kalsa daha güzel cümleler kurmasını sağlardım ama "ben ne söyleyeceğimi biliyorum kaç yaşındayım sen karışma" dedi. Bana dediiiii! Neyse aşağıdaki videoyu çektik oradan takip edenler bilir. Anket başladı, o arada mesajlar geliyor. İnanılmaz eğlenceli ve keyifli bir süreç oldu. Bu sırada baba kişisi içeride uyuyor ama onunda telefonu çalmaya başladı:))) 

  Berkay önce teyzemleri,ananemi vs aradı ki eniştem zaten oğlana aşık "ben kampanyana 50 euro bağışlıyorum" dedi ama :P Yok dedi minnak "para istemez oy ver yeter" (bu çocuğunda parayı görünce ardına bakmadan kaçması tuhaf ya) Akrabalar,kuzenler vs aranıyor o arada annem komşuya kahveye gitmiş ama görmüşler onlarda hemen kulise başlamış sağolsun. Onları da aradık gerçekten çok tatlı komşularımız var eşleriyle vs görüştü minnak görüntülü oradan da oyları kaptı. Gelin kızımız ankette Berkay lehine oy verdi, ben kardeşimle kafa buluyorum "aşkım gönlümün lideri sensin ama oda küçük çocuk işte:))" 
  Bu arada dayıda oy topluyor arada yanlışlıkla hayıra basanlar olmuş mesaj atıyorlar "yanlışlık oldu aman" diye. Gazabımdan mı korktular ne:)
Yok canımmmm kimseyi kara listeye almadık. Dede hariç! Hain dedeee. Öz babacığım oğluna kıyamadı "benim çocuğumu üzüyorsun" dedi ve çekimser kalmayı ret etti, oyunu oğluşuna verdi. "Annecim hadi artık yat sen yarın devam ederiz" dedim ama bana ne dedi "ben kazanırsam sen lider annesi olacaksın, istemes misinnnn?" Vay anasını arkadaş masum diye yetiştirdiğimiz bebe, hırslı bir vol sitrit lobicisine dönmüş haberim yok. Gazada getirdi ya beni asssdhdg.
Ertesi gün öğlen, yoğun geçen bir gece ve onlarca görüşmeden sonra Berkay Ponçiklerin Lideri oldu. İlk önce bir video çekip seçmenlerine teşekkür etti:)  Onuda ödül alan gazeticilerde görmüş oradan aklına gelmiş. Neyse bir hafta falan geçmedi işte hastalandı dayısını arayıp "şuan ponçik liderliğini sana devrediyorum" dedi kıyamam dayısınıda mutlu etmek istedi. Demek ki hala içinde bir yerde benim masum bebem var:)) 
  Şaka bir yana bence çocukken böyle şeyler gelişimlerinde önemli. Uzman fikri değil bak bence diyorum. Çocukken evin önüne bez serip oyuncak yada kitap satmak,izci kurabiyeleri,limonata yada su satmak,tatil planı yapmak vs.. Alışveriş yapma yada valiz hazırlama sorumluluğu. Bunlar hep öz saygıya iyi geliyor diye düşünüyorum. Ben değerliyim,benim özgüvenim var, fikirlerime saygı duyuluyor,ailenin gerçek bir parçasıyım. 
 Belediyelerin çocuk meclisleri var belki ilkokulda oraya aday falan olur. Olursa mutlaka haberiniz olur sizlerden de oy isteriz artık:) Yerel seçimler yaklaşırken çocuğu sadece sandığın başına giderek değil gerçek bir seçim süreci yaşatarak olaya dahil etmiş olduk. Sonuç herkes mutlu. Kaybedebilirdi de bunuda konuştuk ama çok sevimli olduğunu düşündüğü için pek ihtimal dahilinde değildi:P Bu da iyi mi kötü mü bilemedim.

19 Şubat 2019 Salı

Ice Wood Design


   Merhabalar!
Uzun zamandır istediğim işlerden birini henüz hayata geçirebildim. İsmi konusunda tartışmalar var:) Marka logomuzda tabiki design diye belirtiliyor olsada Berkay bunun kendine ait olduğunu o yüzden Ernesto Oscar Umberto DeSing olan gizli ajan ismini vermek istediğini söyledi ve o kadar güzel ısrar etti ki kıramadım. Sonuçta http://shopier.com/icewooddesing artık açıldı. Korkuyorum ve karnıma ağrılar giriyor ne olacak diye ama mutluyumda çünkü istediğim bir şeyi yaptım.Sonucu ne olursa olsun geriye dönüp keşke demek istemiyorum artık. Bu yıl listemden birçok şeyin üstünü çiziyorum. aslında buraya da daha çok uğramak istiyorum. Berkayla denediğimiz yeni tarifler ve gezdiğimiz mekanlar var ayrıca güzel kitaplar okudum. 
 Ürünlerden ilk grup "çocuklar mutfakta" için tamamiyle sevimli dostlar modellerinden oluşan,gıdayla temasa uygun,alerjen olmayan akçaağaç malzemesinden yapılmış ve sadece zeytinyağ ile ovalanarak parlatılmış mutfak grubu. Kesme tahtası setlerinin en büyük özelliği bu uçları klasik bıçaklar gibi olmadığı için "aman üstüne düşer,ah gitti parmağını kesecek şimdi" derdi olmadan meyve,sebzelerini kendisinin zevkle hazırlayabileceği formda olması. Metal gibi kesilen gıdaların vitamini azaltması gibi bir durumda söz konusu değil. 

"Kendim yapabilmem için bana yardım et." Montessori pedogojisi bireysel zekaya dayalı ve yaratıcı problem çözme becerisini teşvik ve talep eder. O,kendi ayakları üzerinde durmayı ve bağımsızlığı eğitir. Amaç güçlü bir kişilik ve öz denetimin oluşmasıdır. Mutfak ise erken yıllarda öğrenilmesi amaçlanan pratik yaşam becerilerini en iyi öğrenme mekanıdır. Yiyecek hazırlamak,kendi kendine yetebilir hale gelmelerinde önemli bir adımdır. "Başardım" duygusunu tadabilmeleri ve öz değer yükseltici bu ortamlar için ahşap,güvenilir,alerjen olmayan ve kendilerne özel malzemeler kullanabilmeleri önemlidir.
Bende buradan yola çıkarak oğlumun da çok severek kullandığı kimi zaman kesme tahtası,kimi zaman kahvatıda tabak niyetine kullandığı bu ürünleri yapıp,pazarlamaya karar verdim.













İkinci grup ürünler ise ahşap yazı izleme tahtaları.Yazmayı kolaylaştırıcı ve 40*50 gibi güzel büyükbir ebatta doğal malzeme ve yine cilasız sadece yağ ile rengini ortaya çıkarmış,yumuşak bir ürün.Kendi ahşap kalemiyle set olarak geliyor.
Elifba seçeneğide mevcut. Özel kutularında ve kalemleriyle set olarak geliyorlar.Ayrıca tüm ürünlerin fiyatlarına kargo dahil. 










Üçüncü ve en sevdiğim çocuk yogasında da kullanılabilecek sonsuzluk tahtası. Sonsuzluk tahtası nefes alış verişleriyle uyumlu şekilde parmağını yada kendi özel ahşap kalemiyle izleyerek kullanıyoruz. İsterseniz mum ışığında yada biraz tütsüyle belki rahatlatıcı bir müzik ile etkisi artıyor. Aklını ve bedenini sakinleştirici birkaç dakika dahi yeterli oluyor. Bazen üzerine nohutlar koyuyoruz ve onları fazlalaştırıp dkkatini vermesini sağlıyorum ama bu bir aktivite değil bu bir çeşit deneyim! 

Kısacası hepsi bir anne olarak benim çocuğumu büyürken ihtiyaç duyduğum ve tabiki oğluma kullandığım kalitede ürünler. Şimdilik İnstagram hesabımdan ve linkini buraya koyacağım shopier üzerinden satış yapıyorum. Kısmet belkide kendi sitemi açabilim. 
İşte böyleee.    

http://shopier.com/icewooddesing

Umarım sevilir,umarım beğenirsiniz.






15 Ocak 2019 Salı

Tekrardan Merhabalar


  Merhabalar. Uzun bir aradan sonra buraya dönmek çok güzel. Eşimin daha önce bahsettiğim hastalığının onca zaman sonra tekrar etmesi bizi biraz sarstı. Zaten çok gezmeli ve güzel başlasada acı kayıplar yaşadığımız yorucu bir yazdan çıkmıştık.Hızla başlayan okul süreci ve şuan daha az stresli bir hayat için iş değiştirme daha doğrusu bazı daha yorucu gördüğümüz alanları bırakma/devretme aşamasındayız. Daha sade ve mümkünse daha az stres istiyoruz ama ufukta birde taşınma var. Malum ilkokul zamanı yaklaşıyor ve biz bu çevredeki okulları beğenmediğimizden ayrıca sosyal hayatımıza daha iyi gelebileceğini düşündüğümüz daha aktif bir semte geçmek istiyoruz. Yani hem okul hem ev arayışındayız. 

  Ben uzun zamandır düşündüğüm bir işe başladım, henüz meyvelerini vermemiş olsada ay başında inşallah buradan da sosyal medya hesabımdan da duyuracağım. El işi ve çocuklar üzerine bir iş ve tabi tek uğraştığım için sınırlı sayıda model olacak. Gerçekten emek vererek ve en sevdiğim modellerden çocukların zevkle kullanacaklarına inandığım ürünler. Umarım istediğim gibi olur. Aslında çok büyük beklentilerim yok ama kendime sevdiğim bir alanda azda olsa devamlılığı olan bir iş istedim,en azından "denedim" demek istiyorum. Bunun yanı sıra yazın üç büyük düğün var. Şimdiye kadar hiç böyle bir telaşım olamamıştı ama en sevdiğim insanlar bu yaz evlenmeye karar verdi. Biri kardeşim diğeri kuzenim hem maddi he manevi olarak yorucu bir iş üstelik baş nedime olarak kınadan düğüne ıvır zıvır dünya işim var:) 
  Ayrıca önümüzdeki sene Berkay'ı okula göndermek yerine 
"acaba gezsek mi,n'apsak ki?" gibi delice bir fikre kapıldık. İlkokula başlamadan önce son senesi. Çok heyacan verici olsada inanılmaz bir planlama ve tabi ki bizi epey zorlayacak bir bütçede gerekiyor. Şimdi ilk hedefimiz zaten önümüde kesinleşmiş olan taşınma,iş değişikliği ve iki seyahat ile üç düğünü atlatmak:) 
  Bu arada diyoruz ki bir liste yapalım Berkay kitaplardan yada programlardan neyse en çok görmek istediği yerleri seçsin tabi eşim ve bende. Sonra bu listeye göre öncelikle nerelere gidebiliriz, hangi aylarda uygun olur, nerede kalınır, ne yenir,uçak biletleri gibi maliyetleri çıkaralım. Kesinleştirdiğimiz yerler ile ilgili detaylı gezi planlarımızı dökümanlaştıralım (bu iş sadece bana ait tabi) sonrada uygun bilet kovalayalım ve tabi bu arada bunlar için bütçe ayıralım. Şuan üçümüzünde ortak olarak istediği iki ülkede (biri bu yaz tüm bilet konaklama vs herşeyimiz hazır olsada dedemin vefatı sebebiyle gidemediğimiz ama minnağın hala dilinde olan yer) en azından bir aya yakın vakit geçirmek istiyoruz ki biri asyada diğerine göre daha uygun görünsede biride euro bölgesinde:( Bu yaz fazla gezmesek iyi olacak:)) Para biriktirmek lazım. Evde özel bir kumbara yapıp o ülkenin bir fotoğrafını koyup,ortalık yere bırakmayı düşünüyorum. Birisi sürekli dışarıda yemeyi diğeride yeni oyuncaklar isterken iki kere düşünsün diye. Bende bir süre yüklü kitap siparişleri ve alışverişi bırakmalıyım tabi:P Şimdi önümüzdeki kesinleşmiş planları atlatmaya  bakalım.Ama seneye odaklanma işinide sürekli aklımızda tutalım malum kampanya vs kovalamak lazım artık. Umarım hayal ettiğimiz gibi gerçekleşir
  Aaaa nasıl unutmuşumm Berkay bir youtube kanalı açıp yemek tarifleri vermek,ne bileyim kutu oyunları tanıtmak yada gittiği yerleri kayıt etmek istiyor. Bence ekstra yorucu ve gereksiz bir iş ama uzun süredir bu konuda ısrarcı, sürekli fotoğraflar falan çekiyor hatta yakında bi seçim kampanyası bile olmuştu mutlaka ayrıca bahsedeeğim:) Neyse işte çocuğum çok hevesli babadan da onay geldi (sonuçta böyle şeylerde ortak karar önemli) acemice birşeyler için başlayacağız. Sonrasında ne olur bilemiyorum ama isteğini desteklemeye karar verdik tabi elimizden geldiğince,yetebildiğimiz kadar. Kanalı açılınca buradan da duyururum:)) Dansa ilgiside giderek artıyor ama şuan tek istediği şey bununla uğraşmak ve eskrim kiii ikinci seçenek için yaşın uygun hiçbir yer bulamadık maalesef.. 

Şimdilik ben kaçar.. 
  

1 Kasım 2018 Perşembe

Doğa Terapisi Hayalim

    Sadece küçük,sıcak,bizi mutlu edecek bir hayalim(iz) var.
Bu minik ağaç kulübeden istiyorum. Gerçi buraya yapılacak olan nükleer santral tüm hayallerimi baltaladı. Tamam biliyorum Almanya'da bu santrallerin etrafında yaşayan insanlar var ama orası denetimin sıkı olduğu bir ülke arkadaşım bu ülkedeyse tıbbi atık dahi nehirlere yada toprağa dökülebiliyor, nükleer atığı nasıl denetleyecekler? Yinede bunlar beni doğa terapisi hayalimden vazgeçiremeyecek gibi. Şunun güzelliğine baksana bir..

Ormanın içinde, köyden biraz uzak.. İnsanlardan ne kadar uzak o kadar iyi. Kendimle,doğayla baş başa kalmak istiyorum. Yılın belirli zamanları gelip kafa dinlemek,boş boş oturmak,bahçemle uğraşmak,çayıra uzanıp bulutların geçişini izlemek.Şöminede yanan odunun çıtırtısınden bile zevk alan bir insanım ben. Bir video yüklemiştim geçen yaz köydeyken. Tam da kulübemizi yapmak istediğimiz araziden. Rüzgar estikçe o ormandan gelen sese hayran olmuştu herkes üstelik o dijital bir ortamdan çıkarken ben tam göbeğindeydim. Uzun süre oğlum çiçek toplayıp, kelebek kovalarken ben o sesi dinledim. Doğadaki son Çocuk kitabında diyor ki; "Doğanın sevinç duygusuyla ve dinlenmeyle olan ilişkisi yadsınıyor." 
  Buraya harcayacağım parayı çocuğumun eğitimine yada bankaya tasarrufa atmamı yada kaç değişik ülke gezebileceğimi akıl verenler var. Kaç yaşına kadar yaşayacağımın yada hayatın bana neler getireceğinin garantisi yok. Şuan yaşıyorum ve azda olsa imkanım varken bunu kendimi ve ailemi ziyadesiyle mutlu edeceğine inandığım şeye yatırmak istiyorum.Eşim içinde yaşadığımız durumda bunun bize şifa sağlayacağına inanıyor. Berkay'ın dikkat dağınıklığına ,teşhisi konmayan ama bizim gözlemlediğimiz ve takip ettiğimiz, iyi gelebilir. Çocuk orada daha huzurlu. Üstelik odaklanabiliyor,keşfediyor,öğreniyor,bilişsel yetileri gelişiyor,avunuyor.Kendini avutabiliyor! Evde olsam yada işte hiç bir şey yapmayıp yinede huzurlu olamıyorum ama burası öyle değil. Yazlıkta öyle değil gerçi ama denizde insan çok oluyo, orman ise öyle değil. Dağ havası ve koşulları herkese uygun değil, çok şükür.

Çocuklarımız artık ne kendi dolaysız deneyimlerinden Doğa’nın Büyük Kitabı’nı okumayı, ne de gezegenin mevsimsel dönüşümleriyle yaratıcı şekilde etkileşime girmeyi öğrenirler. Kullandıkları suyun nereden geldiğini ve nereye gittiğini pek azı biliyor. İnsani kutlamalarımız göklerin büyük ayiniyle uyumlu değil artık.” WENDELL BERRY


Şimdi arazimiz var fakat henüz üzerine bir şey yapacak imkanımız yok yine de bazen gidip orada vakit geçirmeyi seviyoruz. Olmadı eski bir konteyner satın alıp onu dekore ederim,bu şekilde evlerde görüyorum küçük,sade ve hoş.Büyük camlardan ışığı ve sınırsız dağ manzarasını izlemek istiyorum. Bazen miskince oturmak bazen zorlayıcı aktiviteler yapmak,kitap okumak,mantar türlerini tanımaya çalışmak.. Bu bir şehir parkında yürümekten çok farklı bende bunu geç öğrendim. Özgürlük hissi,enerjinin artması ve uyku,erken kalkmayı sevmeyenler bile sabah erken vakitte öyle dinç uyanıyorsunuz ki harika hissettiriyor. Sadece düşüncesi bile öyle hoşuma gidiyor ki.
Hazır balkabağı, mantar ve armutların mevsimi gelmişken yola dökülmek lazımdı ama babam ameliyat oldu ve eşimin iki sene önceki rahatsızlığının belirtileri tekrar görülmeye başladı çok stresli bir dönem geçiriyoruz ya ergenlikte bu kadar sivilcem çıkmamıştı kendimi tanıyamıyorum.

Aaa bu arada Berkay kendi hayali için bu hafta itibariyle para biriktirmeye başladı.Harçlıklarıyla oyuncak falan almıyor,kurabiye ve erişte yapıp teyzelerine,ananeye,konu komşuya falan satış yapacakmış:)) Eski yada artık kullanmadığı oyuncak,kitap yada kıyafetlerimi satalım dedi artık letgo yada tutumluanne'ye falan koyarım bende.  Hedef Svalbard !     
Harika bir belgesel izledik ondan da vakit bulunca bahsedeceğim Berkay'a hayali için ilham veren o oldu.Tabi harekete geçmek ve ona destek olmak için banada ilham oldu.Neyse artık ben kaçtım taşınıyoruz bir sürü işimiz var mini bir mola vereyim dedim.


17 Ekim 2018 Çarşamba

Sorun Brokoli de Değilmişşş !


   Sorun brokolide değil bende demiştim ya daha önce işte arada neler yapıyoruz, yeme düzenimiz nasıl gidiyor bahsetmek istedim. İceoğlan geçen gün bana dedi ki "eline sağlık anne yemekler güzelmiş ama bezelyeyi sevmiyorum, yine de biraz yedim, çünkü değişik şeyler denemek güzeldir." Demek ki reddetme modellerinden birini bozabilmişim,gerçeten çok mutlu olduğum bir andı.Tabi ki yemediği şeyler var ama olsun,bende her şeyi yemiyorum sonuçta.. Bazı şeyleriyle dil ucuyla,yalayarak yada koklayarak deniyor. Ama o mandalinayı emip emip posasını tabağa çıkarması beni maf ediyor böykkk:( 

  Berkay yaklaşık bir aydır (bebekliğinden sonra) tekrar brokoli ve karnabahar yemeye başladı. Ama işte gel gör ki nasıl yiyor. Vallahi utanıyorum söylemeye ama "gaz bombası" olacakmış diye, kahkahalar atarak hüpletiyor ama sadece bol limonlu ve zeytinyağlı halini. Sarımsak acıymış sevmiyor. İki yemek kaşığı kadar tüketiyor, bir yandan da "hahahah bugün tam bir gaz bombası olucam hihihi" diyor. Bende gülüyorum "offf yandık yaa, kapıları kitlicem, gece benim yanıma gelme diye,böykkkk" diye cesaretlendiriyorum. Kendimden utanıyorum evet ama pişman değilim:) Bir arkadaşım var "ay bunu senden hiç beklemezdim" dedi. Ne yapayım peki? En azından zorla değil gülerek ve severek tüketiyor. Yalan da değil yani bildiğin gaz bombası:)) Ayıp ayıp, kocca kadın çocuğunu nasıl teşvik ediyor diyebilirsiniz tabi ama napim a dostlar? 


   Çocukların dillerindeki tat hafızasının ilk 5 yılda geliştiğini okumuştum özellikle ilk 3 yıl kritik önem taşıyormuş. Bende her gıdayı değişik formlarda ve belli aralıklarla tekrar ederek ona sundum. En azından tabağında her zaman bir iki çeşit renkte sebze olması gerektiğini bir süre sonra kabul etti.Zorlamayınca ve mutfakta benimle yemek yapmaya teşvik edince yaptıklarımızdan tatmaya kendi gönüllü oldu. Tatmayı istemesi bile gerçekten güzeldi."Yutmak zorunda değilsin ama bir tadına bakmalısın". Sebzeleri yıkamak,kesmek, kokusunu alması,hissetmesi ve sürece dahil olmasının ben faydasını gördüm. Balkonda saksılarda biber,nane,salatalık gibi sebzelerimiz var yada köy de bahçede daha çok ilgilenip suladığı,baktığı ağaçları,bitkileri var. Dikkat ettimde tohumunu ekip,sulayıp ilgilendiği şeylere karşı daha ilgili. Naneleri kopartıp kopartıp ağzına atıyor mesela.Salatalıkları dalından çekip alıyor ve üstüne sildiği gibi kütür kütür yiyor:) Hatta daha önce burada yayımlamıştım ev yapımı ranch sos yapmıştım onunla havuç vs yiyebiliyoruz bazen. Bu tarz soslar da bazen teşvik edici olabiliyor. Yani ben teşvik etmek adına baya uğraştım diyebilirim.

  Her şeyden önemlisi de "çok sağlıklı,faydalı,yararlı" gibi kelimeleri sık kullanmadığımı belirtmiştim. Çünkü pozitif anlamları olsa bile, cümle içinde kullanış şeklimiz sebebiyle ve sürekli tekrar ediyor oluşumuzdan dolayı olumlu anlamlarını kaybediyorlar. Bizim içinde öyle değil mi diyetteyken ki halinizi düşünün mesela daha çok yiyemediklerinize odaklanıyorsunuz değil mi? Yoksunluk hissi kötü hissettiriyor tabi.. Çocuklara dönersek "Bak bu senin boyunu uzatır yavrucuğum" cümlesi belli bir yaş grubunda ki çocukların ilgisini hiç çekmiyor canım. Çünkü uzun vadeler umurlarında değil, kısa vadeli sonuca bakıyorlar.Baktı ki uzamıyor ıhhh umursamıyor. Hem kabul edelim çoğu sebzenin tadı pek iştahla yenilecek şekilde değil üstelik gaz yapıyorlar.Kale,brüksel lahanası gibi aşırı gaz yapan şeyleri vermiyorum ben mesela.Zaten o nasıl bir kokudur yahu.. Ben daha çok kereviz,kabak,enginar ve aslında her çeşit ota bayılırım. Çocukken annem çok zorladığı için tükürür yada kusarmışım fakat doktor zorlamasıyla beni rahat bırakmasından bir kaç ay sonra yemekle aram düzelmiş, o zamandan beride hiç bozulmadı zaten:) 
  Yani zorlama,kavga yada tehdit/rüşvet bir işe yaramıyor yada kısa sürede günü kurtarıyor. Ayrıca rüşvet sunulan gıdanın itibarını kaybettiğini düşünüyorum."Bu yenilecek gibi değil ama yersen dondurma alırız" mesajını verince onlarda "demek ki zor yenilen bir şey ki karşılığında ödül var" diye düşünüyorlardır. Bu da çocuktan değil bizden kaynaklı bir yeme sorunu oluyor. Suçlu yine biziz yani canım.
 Yemekler hakkında konuşmayı denedim bir kaç kez.Mesela spor yapmayı çok sevdiği için tahıl grubunun enerji verdiğini,proteinlerin kas yapmasına ve güçlenmesine yardımcı olacağını söyledim.Hatta hastayken yada biz hastayken işte portakaldı,kiviydi ne bileyim nar vs gibi şeylerin içindeki c vitamini iyileştirir,ishal olunca yada kabız oluncacanın yanıyor karnın ağrıyor ama işte muz yada elma,armut gibi şeyler bunlara iyi geliyor gibi konuşuyoruz. Aslında biz herşeyi konuştuğumuz için bu bana normal geliyor yoksa her çocuğun ilgisini çekecek bir konuşma değil:)) Hurma,çiğ ceviz/fındık/badem gibi şeyleri evde hep bulunduruyorum kutu oyunları oynarken sunuyorum mesela eğlenceli vakit geçirirken iyi gidiyor.Hatta yer fıstığı ayıklamak baya eğlenceli oluyor ama etrafı batırması beni geriyor:) Ama bu sene 10kg taze fasulyeyi babasıyla beraber ayıklayıp,kılçıklarını falan temizlediler (berkayın katkısı genelde saplarını kırmak oldu ama olsun) buradan kendilerine teşekkür ediyorum:) 

  Ben en çok ıspanak üzerinde niye bu kadar ısrar var asıl onu anlayamıyorum. Ispanak yemeyen çocuk niye bu kadar dert ediliyor? Onun yerine pazı var mesela. Okulda söyledim mesela öğretmenine "ıspanak yemeyebilir bunun için zorlamayın lütfen". Çünkü çocuk soruyor ve bende ona yalan söylemiyorum, ıspanağın bir yararı yok yani varsa da kilolarca yemek lazım.Çocuk boş yere kendini bunun için zorlamasın. Yinede yediriyorlar galiba geçen gün şikayet ediyordu çünkü. Ay birde çok bilinen ama aslında demir miktarını azaltan ıspanakla yoğurt yemek var.Bazı gıdalar beraber alındıkları yiyecek yada içeceklerle etkisini attırıyor yada azaltıyor.İlk ek gıda döneminde buna çok dikkat etmiştim ama şimdi çok dert etmiyorum yalan söylemeyeyim. 


   Okuldan gelen yemek listesine çok dikkat ediyorum çünkü öğlen yediğini akşam istemediği için hem okulda, hem evde aynı yemek olduğunda sinirleniyor(!) Evet bir gün yediğini ertesi gün yemeyi sevmiyor. Hatta bir gün aynen şöyle dedi "acaba üşendin mi yoksa gezmelerden mi geldin de aynı yemeği yiyoruz biz anne!? he anne?" Yengem o sırada evdeydi kadın hala anlatıyor bu anısını:)) Aa bu arada salata konusunda biraz seçici gerçi soğan banada dokunduğu için çok sevsemde eklemiyorum.Mevsime göre salatasının içeriğine kendi karar veriyor,bende izin veriyorum.Turpları bir çok deneme sonrası dışı beyaz içi pembe olanını sevdiğine karar verdi buna biraz havuç ve kıvıcık ekleyip yağ,limon ve tuzla yiyor.Havuç gibi sert gıdaları tüketmesine diş doktoru da teşvik ediyor. Hem meyve ve sebzelerin farklı formlarda,sıcaklıklarda servis edilmesi çocukların daha olgun bir damak tadına sahip olmasını sağlıyor. Kurutulmuş,konservesi yapılmı,püre yada sıcak soğuk,buharda pişmiş gibi..

  Kötü anlaşmazlıklar ve başarısız biten anlaşmalar sonrası "sağlıklı" yiyeceklerle barış yapmak.. Var mısınız? Önce şu "ama sağlıklıııı" lafını bırakarak tabi. Kelimelerin gücü önemli! Sağlıklı demek bizim toplululumuzda maalesef  "tatsız, tuzsuz, yağsız, berbat" ile eş değer. Çocuk yada sebze sevmeyen bir yetişkin daha "sağlıklı" lafını duyduğu anda olumsuza kodlanıyor. O yüzden bu ifadeyi bırakıyoruz. Ben bıraktım bile."ayy çok lezzetli ham hum" la da çocuk mu kandırıyorsunuz siz:) Küçük ve sevimliler evet ama safta değiller! 

Reklamlar ve dizilerin bu sebze sevmemeyi doğal birşeymiş gibi lanse etmesinden de şikayetçiyim ayrıca. Ben bu durumdan gerçekten çok rahatsızım yani sebze yemeyen çocuğu üstelik kereviz yada işte kabak vs gibi özellikle adını vererek hatta o sırada çocuğun ekşimiş surat ifadesinide göstererek, işte bunu ketçapla yemek çok eğlenceli, şunla tüketmek çok lezzetli gibi lanse edilmesi aslında doğru değil. Son zamanlarda annelerin çok güzel bir imza kampanyası oldu hatta her türlü sosyal mecrada yayımlandı ama sanırım sonuç vermeyecek. Hani şu giyim mağazaları yada kitap evlerinde satılmasını istemediğimiz jelibon,şeker vs gibi saçma sapan şeylerle ilgili. Şimdi birde makarna makinamız var marcato 150 model ve inanılmaz eğlenceli oluyor uğraşmak. Bir iki tarif deneyelim bakalım tutarsa buradan da paylaşırım artık.


  















15 Ekim 2018 Pazartesi

Hak Ettiğimiz Yer

  Dünya'nın en önemli dergilerinden biri TİME, anne babaların evlatları arasında ayrımcılık yaptığını ortaya koyan bir araştırma yayınlamış bu sabah sosyal medyada denk geldim.Aslında uzun süre önce yayımlanmış ama ben yeni okudum:) Dergi editörlerinden J.Kluger "ayrımcılıkta kardeş etkisi" isimli kitabında ebeveynlerin %95 nin bir çocuğuna daha düşkün olduğunu geri kalan %5 inde yalan söylediğini öne sürüyor. Her anne-baba 
çocukları arasında birinin davranışlarını daha çok onaylama ve beğenme güdüsüne sahipmiş.Daha sonra bazı oranlar,cinsiyetlere ,yaşlara,ilk yada ortanca çocuk olmaya göre bazı istatistikler var. Mesela küçük çocuğa her zaman pozitif bir ayrımcılık vardır ve bu normal tabi.Bence çocukların ne kadar küçük oldukları ve karşıklı sevgi süreci o "aaa asla çocuk ayırt etmiyorum" lar çocuklar büyüdükçe,araya mesafeler,ilişkiler vs girdikçe mutlaka değişiyor ve biri diğerine göre öne geçiyor.
Tabi bu benim kendi tecrübelerimden yola çıktığım bir sonuç.. 
Bende dün akşam Berkay'ın yaşıtı bir arkadaşının doğumgününden döndükten sonra bunları yazmıştım..
Çocuğun kardeşi oldu, başka kardeşleri olan yaşıtları çocuklar vardı,onların aralarında konuşmaları,bebeklere çocukların ilgisi vs beni biraz düşündürdü.
  

Şimdi bakıyorum da bu tatlı oğlan benim hayatıma sihirli bir değnekle dokunmuş gibi. Hayatım tamamen olumlu anlamda değişti diyebilirim. Sanki beni büyütüyor, daha iyi ve anlayışlı bir insan olmamı sağlıyor. Koşulsuz sevmeyi öğretiyor, daha büyük bir kalbe sahip olmayı.. Oğlumun babasına da ayrıca teşekkür ediyorum. Bana anne sevgisini tattırdığı, anneliği deneyimleyebilme cesaretini verdiği için. "Benden başka bir benin yaratılışında çok önemli bir rolü var" diye bir ifade okumuştum loğusayken ve aklımda aynen olduğu gibi kalmış. Çünkü bende tam olarak böyle düşünüyorum.Bana miniğimi hediye ettin.Benim rehberim o...Bunu biliyorum. 

  Oğlumu yetiştirirken varlıkları ile maddi/manevi beni destekleyen&desteklemeyen aile yakınlarıma da teşekkür ediyorum. Berkay büyüdükçe çok şey değişti. Çünkü artık sadece duygularımı hissetmekle kalmıyor beni anlıyor. Göz göze geldiğimiz her an gülümsüyor ki bu çok kişinin dikkatini çekmiş "nasıl sevgi dolu" diyorlar. Gerçektende çok sosyal ve sevgi dolu bir çocuk. Benim için "7 cihanla barışık,geveze,babacı,huysuz,sürekli hareket halinde" diyor tanıyanlar.

  Benim jenerasyonumda çoğu anne yada baba "ben annem/babam gibi olmayacağım" der ama bazısı olumlu bazısı olumsuz manada kullanır. Sonunda öyle oluyor mu bilemiyorum ne kadar kaçtıkça bazı şeylere o kadar yaklaşıyorsun ama hayır, ben her aradığında orada olacağım! Yalnız olmadığını ve çok sevildiğini bilsin istiyorum. Çokta seviyorum. Bazen oyun sırasında yanaşıp ensesinden öpüyorum oynadığı oyunu kesmeden "bende seni çok seviyorum annecim" diyor. Bir gün durduk yere ağlamaya başlamıştı. ve normalde ağlayan bir çocuk olmadığı için telaşlandım "ne oldu bir yerin mi ağrıyor,bir şey mi var" diyor bir yandan sağına soluna bakıyorumdum. "Hayır canım yanmıyor yani bilmiyorum, sadece hissediyorum, gözümden yaşlar geliyor, sizi çok sevdiğim için anne" dedi. Gördüğüm annelik dışında ona birşey veremem korkularım o an yok oldu.
  Annemle birbirimize doğru adım atabilelim diye iki senedir çok uğraştım. Ben kendi yanlışlarımı kabul ettiğimi falan söyledim, bana neylerin dokunduğunu söyledim ama o hiç bir şekilde kabul etmiyor. Hep doğru yaptığını ve neden şimdi daha yakın olmak istediğimi anlamadığını söyledi. "Ben kesinlikle hep sevgi doluydum,sen sonradan tuhaflaştın soğudun,kardeşini çok kıskandın zaten kıskanç bir insansın" diyor mesela..üstelik ben sakin şekilde sorunlarımızı çözmek için uğraşırken. "Kimi kıskandığımı gördün, yani bir sürü güzel olmayan huya sahip olabilirim ama kıskançlık bunlardan biri değil" diyorum o zaman "benim yakın olduklarımı sürekli söylüyorsun,kardeşini kıskanıyorsun" diyor.Peki diyorum verdiğin örneklerdeki tek ortak payda sensin farkında mısın? Tabi cevap yok.. 
 Kardeş travması ve kardeş kıskançlığı çok karıştırılıyor. Bende artık gerçek manada bıraktım. Görüşüyorum tabi çünkü oğlum büyük annelerin ve dedelerin sevgisinden mahrum kalsın istemem ama öylesine ve çok az görüşüyorum. O hala oğluyla,kocasıyla,işiyle,hayatla olan dertlerini anlatıyor.. Ben daha önce anlatmaya kalktıklarımdan cevabımı aldığım için genelde destekleyici olmayı seçiyorum. Ona yetmediğinin farkındayım ve bu durumun benim için yük olduğununda o farkında. Kardeşimleyse aramda hiç bir sorun yok, ikimizde hayatlarımızı yaşıyor olduğu kadar görüşüyoruz. Hatta o bile bazen annemin bu davranışlarından rahatsız oluyor, böyle konular açıldığında bana bakışını annem bir fark etse. İçimdeki annelik ile barış içindeyim, hep öyleydi. Ama hamileyken bu yüzden çocuğumla (yada fetüsle diyelim) bağ kuramamış, doğduktan sonra olacaklar ile ilgili hep korku yaşamıştım. İkinci çocuğu istemeyişimin altında en çok bu neden yatıyor, sonra ülkedeki durumdan kaynaklı maddi nedenler(tüm suçuda ona atamam). Eşit davranamamak ,birini kayırırsam ki evet evlat çoğaldıkça sevgi çoğalıyor olabilir ama genelde çoğu kişide çocuk ayrımı yapıldığını görüyorum ki buna birinci elden şahidim..Yapamam.

  Ama artık hikaye benimle ilgili,eşim ve oğlumla yaşadıklarımla ilgili, dışarıdakiyle değil.. Bazen benimde oğlum gibi ,tam nedenini anlayamadığım şekilde gözlerimden yaşlar geliyor ama huzurluyum..artık. Bir süredir. Şükür edecek şeylere yoğunlaşıyorum sahip olamadıklarımdansa. Eksikliğini hissettiğim şeyleri farklı yollarda kapatmaya çalışmak yerine bu duygunun nedenine inip kendimi tamamlayabilmeye, olmadığı yerde çokta zorlamamaya başladım. Bu yaşa kadar bunları düşündükçe içimde biriken bir öfke ile boş yere baş etmiş, yok yere bu olumsuz duygularla yaşamışım diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bunuda yol gösterici aramayı bırakıp kendime dönünce fark ettim. Tamam biliyorum baya geç oldu ama oldu,olmaya çalışıyor. Uzun süredir çok daha iyiyim. Bu kendi kendime olmadı tabi izlediğim bazı şeylerden,kohn yada grille'nin kitaplarından,gestalt terapi ile ilgili videolardan,ne bileyim ışık olabilecek çoğu şeyden. Hayatımdaki herkesin varlığı için iyi ki diyebiliyorum, sonuçta beni ben yaptınız. Ama beni en çok oğlum tamamladı, hiç yaşamadığım bir sevgiyle doldurdu ve nasıl olduğunu anlayamadığım şekilde de artıyor. Ne zaman umutsuzlansam o minik eller yanaklarıma dokununca sırtım dikleşiyor. Tam manasıyla varlığıma sevgisiyle dokunuyor. 


  Yeni bir kitaba başladım Anne'nin Duygusal Yokluğu/ The Emotionally Absent Mother. kapağındaki “anne oradayken bile her şeyi eksik olan, bir şekilde ayakta kalmış o annesiz çocuğa… bu kitap senin için.” şeklindeki ithafını okuyunca hemen kitabı aldım.

“İyileşme süreci hiç bitmez, ama acı bitebilir ve annesiz gibi hissetme duygusu tamamen ortadan kalkabilir. İyileşmenin hiç bitmemesinin nedeni sürekli değişiyor olmamızdır. Bir kez geçmişe bağlı kalmaktan kurtulunca, kısacık bir zaman aralığı bile bakış açımızı değiştirir.”